Toplumdaki güven ortamını Suriyelilerin bozduğu söylemi abartılı bir yaklaşımdır. Kimi münferit suç ve kabahatleri bütün Suriyelilere mal etmek hiç de âdil bir yaklaşım değildir. Kaldı ki istatistiklere göre, Suriyelilerin suç oranı Türk vatandaşlarının oranından hayli düşüktür.
Ayrıca kimi Suriyelilerin olumsuz tavırlarından Suriyeliler de şikâyetçidir.
Öte yandan Suriyeliler ülkemizde geçici koruma statüsünde bulunmaktadırlar ve bu statü gereği hizmet almaktadırlar. Sağlık hizmetleri bütün hastanelerde ücretsiz değildir, sadece belli hastanelerde ücret alınmamaktadır.
***
Ucuz işçilik sorununun mes’ulü de yabancılar değil, maalesef bizim işverenlerimizdir. Vergiden kaçan işverenlerimiz çözümü ekmek parası için her işi yapmaya hazır yabancılarda buluyorlar.
İki sene önce ziyaret ettiğimiz Şanlıurfa’da iş adamları, Türklerin iş beğenmediğini ve sanayi bölgesinin yükünü Suriyeli işçilerin çektiğini söylemişlerdi.
Vasıfsız elemanların işsizlik şikâyetini ben de haklı bulmuyorum. Bu manada Türkiye’de işsizliğin değil, iş beğenmezliğin varlığı bir vakıadır!
***
“Üniversitelere sınavsız giriyorlar” iddiası da tamamen propagandadan ibarettir; çünkü bütün yabancı uyruklular üniversitelere nasıl giriyorlarsa Suriyeliler de öyle giriyorlar.
“Mehmetçik Suriye’de şehit olurken onlar burada keyif çatıyor” söylemi hem yerinde hem de yersiz.
Yerindedir, çünkü kimi Suriyelilerin ülkelerindeki savaşa rağmen sürdürdükleri pervasız tavır ve davranışları vatandaşlarımızı haklı olarak rahatsız etmektedir.
Ama şunu da kabul etmek gerekir ki herkes savaşamaz savaşması da mümkün değildir. Bununla birlikte Suriyeliler savaşmıyor da denilemez. Çünkü Özgür Suriye Ordusu Suriyelilerden oluşuyor ve Suriyeliler adına savaşıyor.
***
“Ülkemizde onca aç varken Suriyelileri doyurma” söylemi de yersiz ve temelsiz bir propagandadır. Türkiye’de bir taraftanhükümet bir taraftan belediyeler bir taraftanSTK’lar yoksul vatandaşa öyle büyük yardımlar sunuyorlar ki aç insanın kalması mümkün değil!
Suriyelilere yapılan yardımlar da vatandaşın istihkakı kesilerek yapılmıyor.
Türkiye’nin seslendirdiği 37 milyarlık harcama da bütçeden çıkan rakam olmayıp, (BM ölçülerine göre) verilen bütün hizmetlerin değeridir.
2019 bütçesi meclisten geçti. Sığınmacılara ne kadar bütçe ayrıldığını bilen veya hatırlayan var mı?
***
Şunu da yakinen biliyoruz ki, Suriyelilerin çoğunluğu geçimini kendi imkânlarıyla temin eden varlıklı insanlar. Sadece Türkiye’ye geldiklerinde 12 milyar dolarlık varlıklarını Türk bankalarına yatırdıklarını biliyoruz.
Bu bakımdan Suriyeliler Türkiye’ye yük değil, ekonomik katkı sağlıyorlar dersek abartmış olmayız. Hatta bazı istatistikler Suriyelilerin Türk ekonomisine 30 milyarlık bir katkısından söz ediyor!
Tabii bazı semtlerdeki Arapça tabelaların yoğunluğu yadırganıyor!
Toplumumuz alışık değil. Demokratik kültür de henüz olgunlaşmış değil. Birbirimize tahammül edemezken bir de yabancıların arzı endam etmesi toplumda kimi tepkilerin oluşmasını kaçınılmaz kılıyor.
Benzer durum Gaziantep’te yaşanmıştı. Sokaklar caddeler birden Suriye plakalı araçlarla dolmuştu. Toplumun tepkisine neden olacağını gören Vali Ali Yerlikaya isabetli bir kararla toplum tepki vermeden bu manzarayı değiştirmişti.
Şimdi o valinin İstanbul’da görev yapıyor olması İstanbul için çok önemli bir kazançtır!
***
Evet kimi olumsuzlukları görmezden gelemeyiz. Muhalefetin her söylemini de yabana atmamak, haklı olduğu hususlarda gereğini yapmak lazımdır.
Petrol zengini Müslüman ülkeler hiçbir mazluma sahip çıkmazken, insan hakları edebiyatını diline pelesenk etmiş batı ülkeleri kapılarını sıkı sıkıya kapatırken Türkiye’nin sadece Suriyeliler değil, bütün mazlumlara kapılarını açıp onları ağırlamasına bütün dünyanın gıpta ettiğini de unutmamak lazım.
Bu gurur Türkiye’nin gururudur!