Madde madde sıralıyorum...
BİR: ABD’nin başını çektiği Batı bloğu isteseydi bugün Esed katilinden ve rejiminden eser kalmazdı. Demek ki bu bloğun eli kanlı Esed ve rejimiyle bir sorunuyok. O yüzden operasyonu sorunu kökten çözmeye yönelik bir operasyon olarak değil Rusya ve İran’a karşı güç gösterisi olarak görüyorum.
İKİ: Operasyonla Türkiye verilmek istenen bir mesaj olduğu kanaatindeyim. O da “Safını belli et!” mesajıdır. O yüzden kimyasal silah kılıfı giydirilmiş bir bilek güreşi ve mesaj teatisi niteliğinde bulduğum işbu operasyona insanlık ve vicdan bahsinde değer atfetmeyi doğru bulmam.
ÜÇ: Eğer mesele gerçekten insanlık ve vicdan meselesi olmuş olsaydı, Esed katiline ve rejimine sadece Suriye’de değil dünyada yer olmadığı en başından itibaren gösterilirdi. O yüzden hiç kimsenin bu askeri operasyonu değerler sistematiği üzerine oturtmasından memnuniyet duymam. Doğrudan Esed rejimini devirmeyi hedef almayan hiçbir askeri operasyonu inandırıcı ve samimi bulmam.
DÖRT: FETÖ ve PKK üzerinden devletimizi, ülkemizi ve milletimizi doğrudan hedef alan o şer cepheyle ülkeme yönelik düşmanlık ilişkisi bitirilmediği sürece yan yana durmayı asla doğru bulmam. O yüzden Esed’in insanlık dışı rejimini sona erdirecek her operasyonu doğru bulur, desteklerim.
BEŞ: Esed’in katliamından ve zulmünden sadece Esed’i değil onu ayakta tutan herkesi sorumlu görürüm. Başta ABD’nin başını çektiği Batı bloğunu tabii. ABD bloğu isteseydi Suriye sahasına Rusya girmeden önce bu katliamcı rejimin defterini dürerdi. Ancak Esed’in yerine demokratik yollarla Mursi gibi birinin geçmesini kendi çıkarı için tehdit olarak gören ABD bloğu bugünkü sonucun baş müsebbibidir. O yüzden hangi amaçla yaptığı besbelli olan bir operasyon dolayısıyla ABD kampına zerre miskal sempati duymam.
ALTI: Liderimiz Erdoğan’ın daha çok kan akmasın ve Esed katliamının önüne geçilsin amacıyla yaptığı “Güvenli Bölge” önerisini reddeden, yanıbaşımızda ülkemize düşman bir terör örgütünü silahlarıyla donatıp bayraklarının gölgesine aldıktan sonra üstümüze salan ABD’yi, sırf Rusya’ya bilek gücünü göstermek adına giriştiği bir operasyon için desteklemem. O yüzden Esed’in hangi gerekçeyle olursa olsun zulmüne/katliamına yönelik her operasyonu doğru bulurum lakin liderimizin yaptığı gibi itirazlarımızı ve eleştirilerimizi de aslanlar gibi yapmak gerektiğine inanırım.
YEDİ: Hiç lafı eveleyip gevelemeden söyleyeyim: Katil Esed rejimini doğrudan devirmeyi amaçlayan askeri bir operasyonu insanlık ve vicdan adına desteklerim. Çünkü mazlum Suriye halkının bu saatten sonra kendi başına Esed’i deviremeyeceği gün gibi aşikâr. Rusya ve İran desteği var olduğu sürece ABD bloğunun da artık askeri yollarla işbu eli kanlı rejimi ve insanlık kasabı Esed’i deviremeyeceği ortada. O yüzden liderimizin öngördüğü siyasi çözümün bir an önce devreye alınması gerekiyor. Zira Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin başını çektiği siyasi çözümün dışındaki her seçenek daha çok kanın akması anlamına gelir.
SEKİZ: Siyasi çözümün muhatabı Esed değildir. Çünkü Esed şahsi varlığını da, rejiminin bekasını da Rusya bloğuna borçludur. Esed’i ve kanlı rejimini devre dışı bırakan bir siyasi çözümün aktörleri bellidir: ABD ve Rusya bloğu. Bir de Türkiye. O yüzden Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin duruşunun siyasi çözüm sürecinde nirengi bir öneme sahip olduğuna inanıyorum. Türkiye bu sürece kapı aralamada taraflar arası “arabuluculuk” rolünün yanısıra masanın bir aktörü olarak bulunma misyonunu ifa edebilecek tek ülkedir. Türkiye bu tarihi rolüne ve misyonuna uygun duruşunu sürdürmelidir. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın’ın yaptığı ilk açıklama ve akabinde liderimiz/Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan’dan gelen kısa ve özlü açıklamalar Türkiye ekseninin sadece Suriye için değil bölgesel barış için de ne denli elzem olduğunu ortaya koymuştur.
Türkiye’yi ekseninden savuracak ve Türkiye’nin gücünü etkisizleştirecek tertipler konusunda her zamankinden daha duyarlı ve dikkatli olacağımız dönemdeyiz.
Aman dikkat!