Çaykur Rize 1-0 öne geçene kadar, iyi oynayan taraf Beşiktaş’tı... Çok mu iyi oynuyordu. Hayır ama; Güven’le 2, Ljajiç’le 2, Lens’le 2 ve Boyd’la da bir kez pozisyon bulmuş, şut atmış taraf Beşiktaş’tı... Çaykur Rize ise, bulduğu ilk pozisyonda ve ilk şutunda golünü attı. 1-0 öne geçiş, oyunun o ana kadarki adaletli yansıyışı değildi.
Ama diyeceksiniz ki; futbolda iş bilenin kılıç kuşananın... Maçlar çok şut atanla değil, kaleyi bulan şutla kazanılıyor. Doğru söze ne denir?
Beşiktaş ilk yarıda 11 şut attı, ikisi isabetli... Fakat Rize ilk ve tek vuruşunda hedefi buldu. Bu gerçek acıttı,
***
Boyd, bugüne kadar hiç olmadığı kadar koşuyor, faydalı oluyor, hakkındaki soru işaretlerinin sayısını, ilk defa büyük ölçüde düşürüyordu. Lens’la kanat değiştiriyor, soldan-sağa ya da sağdan-sola kayıyor; rakip savunmanın kafasını karıştırıyordu. Fakat yenilen golde de, hatası var... Bir yanlış, üç doğruyu götürdü. Test sınavı için, iyi bir durum olmadı. Oyundan alındı.
Evet, Beşiktaş baskılı/istekli/etkiliydi. Fakat bu üçlü işlemi yaparken, işini şansa bırakmak gibi talihsiz bir dönemi oldu. Nereye ne attığını, nasıl attığını, niçin attığını bilmek zorunda... Şutlarını böyle kendi halinde serbest bırakırsan; o şutlar ya davulcuya ya zurnacıya kaçıyor.
***
İkinci yarı ile birlikte, devreye yeni transferler NKoudou ve Douglas’ın girmesi; Beşiktaş’ı daha derli-toplu hale getirdi.
Özellikle Nkoudou, varlığını hemen kabul ettirdi. Zaten Beşiktaş, az sonra Çaykur Rize’yi Vida’ladı...
Ama Ruiz’in, rakibinin gırtlağına yönelik kol darbesi; açık bir penaltıydı. Es geçildi... Beşiktaş maçın patronuydu ama, sözünü pek geçiremedi.