O geceyi aklımızdan hiç çıkarmıyoruz. Çıkarmayacağız. Sorumluları, destekçileri, yardakçıları ve “bekle-gör”cüleri ile karşımızda nasıl bir cephenin olduğunun da farkındayız. Basın özgürlüğü adına darbe öncesinin propaganda makinelerini de kaydettik.
Sakin sakin düşünüp, flash-backler yapmakta fayda var. Bazen o anın sıcaklığında gözünüzden kaçan bir ayrıntı, sakin bir zihinle değerlendirildiği zaman doğru sonuçlara ulaşmanıza yardımcı oluyor.
15 Temmuz’un en karanlık anında TRT’de okunan korsan bildirinin satır araları aslında darbenin arkasındakileri ele veren en önemli veriydi. Ancak kamuoyunda yeterince tartışmadık sanki.
“Uluslararası ilişkiler”, “uluslararası itibar”, “dünya ile ilişkiler”. Gecenin o en karanlık anında devlet televizyonundan yayınlanan o ihanet bildirisini dinlerken bu anahtar kelimeleri kaydetmiş zihnim.
Dışarıya mesaj verme çabası dikkat çekiyor. Demek ki, ülkesini altın tepside hegemonya heveslisi uluslararası güçlere servis etmeye kalkışan alçaklar, kendilerini uluslararası güçlere alternatif olarak pazarlıyorlar. O gece, darbecilerle uluslararası aktörler arasında nasıl ve hangi içeriklerde temaslar gerçekleşti?
Yabancı muhataplarıyla aynı salonlarda geceyi izleyen sivil ve askeri yetkililer var mı?
O geceye giden taşları döşeyen ve yabancı muhataplarına “Erdoğan’sız Türkiye” alternatifini sunan çevreler 15 Temmuz’un neresindeydi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek cümlesiyle milletini demokrasiye sahip çıkmak adına meydanlara döken bir millet adamı değil de “uzlaşılamaz bir otokrat” olduğunu ve uzlaşıya teşne siyasetçilerin de mevcut olduğunu yabancı muhataplarına sürekli tekrarlayanları 15 Temmuz sürecinin dışında tutabilir miyiz?
Nasıl oldu da, 21. yüzyılda, teknolojisi, eğitimi, kültürü, ekonomisiyle dünyada etkin bir noktada bulunan bir Türkiye’yi parçalayabileceklerini sandı hegemonyacılar?
Onlara bu “sanrıyı” kim enjekte etti?
En kullanışlı ve fonksiyonel kartları olan FETÖ kartını masaya sürdüler 15 Temmuz gecesi... Bu sadece son halkaydı... O halkaya varana dek, kimler ilmek ilmek işledi o yolu?
O gece ülkemizi işgal etmek üzere düğmeye bastılar. Aşama aşama yürürlüğe konacak bir parçalama projesi.
Ve evdeki hesap çarşıya uymadı.
Çünkü bu millet, farklılığıyla bütünleşiyor ve daha sağlam bir yapıya dönüşüyor asırlardır. Bunu hesaba katmadılar.
“Bana bu yaşta gazi olmayı nasip eden Allah’a şükürler olsun” diyen güzel çocuk Adviye Gül İsmailoğlu’nun cesaretini ve imanını hesaba katamadılar.
Ailesiyle abdest alıp, Saraçhane’ye koşan ve orada darbeciler tarafından vurulan o güzel çocuk İstanbul’da düzenlenen “15 Temmuz şehitlerinin türkülerini söylüyoruz” gecesinde yukarıdaki ifadeleri dile getirdi. Gecenin doruk anıydı o cümlelerin dile geldiği dakikalar.
“İhtilal oluyormuş Menderes gibi. Canı isteyen Tayyip’i kurtarmaya gidiyormuş. Biz de çıktık yola” diyen Kazanlı amca Mustafa Zorova’yı hesaba katmadılar.
Ve alçaklıklarıyla tarihe geçtiler. Evlatlarına, torunlarına kirli bir isim bırakarak.
Leninist-masonik bir terör örgütü olarak FETÖ
FETÖ dediğiniz yasadışı, Leninist gizli örgüt şemasıyla yani gizli hücre temelinde örgütlenen, üstüne Masonik bir elitizm çatısı inşa eden ve mistik ama asla İslami olmayan bir argümanla da boşlukları dolduran bir ucubik yapı. İslamiyet’ten zerre kadar nasiplenmiş olsalar, bu kadar dibi boylamayacaklardı.
Leninist-masonik alçaklık örgütü FETÖ. Uluslararası bir proje ve attığı hiçbir adım, hiçbir noktada yerli olmamış. Bu ülkeye, bu millete dair tek projesi 15 Temmuz gecesi tüm değerlerine saldırıp, diz çöktürme adına 40 yıl süren bir ihanet sarmalı olmuş.
Hegemonyacı aktörlerin son kullanma tarihi illa ki gelecek olan bu örgüt, Türk insanının ebedi düşmanıdır.
Takıyyeleri, ikiyüzlülükleri ve ihanetleriyle bir ülkeye en kara geceyi yaşatan bu hainler eninde sonunda hak ettiği cezayı bulacak. Müsterih olun. Yaptıkları tüm planların altında kalacaklar. Bu sarsıntıdan daha güçlü çıkacağız.