16 Nisan 2017’deki referandumdan yüzde 60’ın üzerinde ‘Evet’ çıkacağına inananların iki kuvvetli dayanağı var.
Birincisi, 7 Haziran 2015’teki seçimlerin ardından AK Parti-CHP koalisyonu ihtimali belirmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan “AK Parti’nin intiharı olur” deyince o defter kapanmış ve Türkiye 1 Kasım kavşağına gelmişti. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde milletimizin feraseti devreye girmiş, bilhassa mütedeyyin, devletine bağlı, ortak vatan sevdalısı Kürt asıllı seçmenler HDP’yi terk etmiş ve AK Parti yeniden tek başına iktidar olmuştu.
16 Nisan’daki ‘Evet’in birinci dayanağı 1 Kasım’daki uyanıştır.
‘Evet’in ikinci ve en kuvvetli dayanağı 15 Temmuz’daki diriliştir. FETÖ davaları ile ilgili yargılamalar başladıkça, karşı karşıya kaldığımız ihanetin, alçaklığın boyutları ve milletimizin 15 Temmuz gecesindeki kahramanlığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Bizler referandumdaki ‘Evet’i sadece bir anayasa değişikliğini onaylamak olarak görmüyoruz. 1 Kasım’ın ve 15 Temmuz’un devamı olarak görüyoruz.
17 Nisan sabahından itibaren eski Türkiye’yi geride bırakacağımıza, yeni bir heyecan ve dinamizm ile yeni ufuklara yelken açacağımıza inanıyoruz. Kendi değerleri üzerinde ayağa kalkan milletimizin, kendini bulacağına inanıyoruz. Sadece maddi değil; kültür, sanat ve eğitimde milli ruhu devreye sokarak manevi kalkınmanın da gerçekleşeceğine inanıyoruz.
İşte bu umut, heyecan ve sevdayla ‘Evet’ demek için sabırsızlanıyoruz.
17 Nisan, bir son kullanma tarihi olacaktır. Son kullanma tarihi 17 Nisan olanlar şunlardır:
1. Başta ABD ve Almanya olmak üzere Batılı-Haçlı cephesine taşeronluk yapan, kırk yıldır üniformalı terörist yetiştiren FETÖ ve Fetöperestler… (Fetöperestler; puta tapar gibi F. Gülen’e tapan, aklını ve vicdanını F. Gülen’e kiraya veren, 15 Temmuz’a rağmen şu günlerde hala Mart’ta darbe olacak diye tabanda sayıklayan hastalıklı tiplerdir.)
2. İktidara gelmek için darbe yapmanın dışında şansı olmayan sol-Kemalist-ulusalcı cuntalar… (Bunların içinde bulunan bazı emekli generaller, TSK’da başörtüsünün serbest bırakılmasını provokasyon malzemesi yaparak, orduevlerindeki toplantılarında, “darbe için fonda İzmir Marşı çalmalı’ muhabbetleri yapıyor.)
3. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti düşmanlığında, Üst Akıl’ın emrine giren medya yayın yöneticileri ve köşe yazarları… (Bunların şu anda ayakta duruyor pozu vermeleri, ‘Hayır’a bağladıkları umuttan dolayıdır. Göreceksiniz, 17 Nisan sabahından sonra; ya yeri göğü inleten Erdoğan ve AK Parti övgüsü, ya da felaket tellallığı yapacaklar.)
4. Bir zamanlar AK Parti çekim alanında müreffeh hayat süren ve fakat Erdoğan tarafından yeterince değerlendirilmediklerini düşünerek usul usul başka mecralara kayan, bugün uyanıklık yaparak “sinsi hayır” cephesinde mevzilenen, FETÖ’ye de toz kondurmamaya azami özen gösteren kalemşorlar için de 17 Nisan bir bitiş tarihi olacaktır…
5. 17 Nisan, sivil iradenin emdiği sütü burnundan getiren bürokratik oligarşinin de son kullanma tarihidir. Şeytan taşlamaktan planladığı işleri yapmaya vakit bulamayan iktidar, elindeki ayağındaki prangalardan kurtulacaktır.
6. CHP’nin bugünkü yönetimi için de 17 Nisan bir dönüm notası olacaktır. AK Parti’ye altı defa yenilen CHP yönetimi, yedinci yenilgiden sonra ayakta kalma gücünü kendisinde bulamayacaktır. 17 Nisan’dan itibaren CHP’de Kılıçdaroğlu’na isyan günleri başlayacaktır.
7. Erdoğan düşmanlığından bir türü kurtulamayan siyasi oluşumlar, “harç bitti, inşaata paydos” çağrısı yapacaklardır.
‘Evet’ için sabırsızlanmamız boşuna değil…