Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ziyaretine eşlik eden gazeteci grubundaydım. Filmlere konu edilmiş fakirliğin ve gelişmemişliğin, ne gibi toplum inşasına sebep olduğunu gösteren Afrika gerçeğine bakma, düşünme, üzülme ve tekrar düşünme imkanı veren, bu gezi sonunda bir kenara not ettiğim tespitleri sizlerle de paylaşmak istedim.
Afrika; yeraltı zenginlikleri ile keşfedildiği günden itibaren, hep yad ellerin sahip olmak istediği bir coğrafyadır. Tarihine genel olarak baktığımızda, gelenlerden hangisinin fetih ruhuyla, hangisinin işgal açgözlülüğü ile geldiğini net görebiliyorsun.
Cezayir, Moritanya, Senegal, Mali gibi Fransız sömürgesinin son kuruşuna kadar elinden aldığı servetlere sahip olmak için yok eden, katleden ve soykırım yapan zihniyetin nelere mal olduğunu görmek için sefillik içindeki hayatlara bakmak yeterlidir. Sadece bu değil. Beyaz adama duyulan korku, onun fotoğrafını çekmek isteyene verdiği olumsuz tepki, açlık sınırı altındaki Mali ve Moritanya gibi ülkelerin yok edilmiş düzeni veya hiç kurulmaya izin verilmemiş düzen için, insanın yüzüne vurulan “insanlıktan utandıracak” sert bir tokat gibi ağır saldırıyı hissettirdi bana!
Cezayircaddelerinde Paris’in arka sokaklarını anımsatan mimari yapılar, belki birilerinde “bunlar aldıklarının yerine bir şeyler vermişler” intibahı da uyandırabilir. Lakin yanıltıcı görselin alt katmanlarında, 1 buçuk milyon insanın bağımsızlık arzusuna soykırım yapan bir zihniyetin durduğu gerçeğini, örtbas edemiyor işte. Cezayir’in en lüks semtinde, neredeyse koy gibi bölgenin Fransız büyükelçiliğine alınması, içerisinde sinema ve balo salonlarının olduğu, hatta market ve restoranların bulunduğu başka hayat bile, Fransız sömürge bakış açısının net tablosu olabilir.
İnsanları öyle korkutmuşlar ki; gelen herkese, “acaba istila mı var” korkusu ile bakan endişe, her adımlarına hakim.
Moritanya; şairler yurdu ülke! Ancak görüntüsü; şairliğin ve şiirin yanından geçmemiş, yokedilmiş, sadece kullanılmış ve atılmış ülke olarak hafızalara kazınmakta. Fransa... İşte Batı’nın çok çok medeni yüzünün, Afrika’daki mevcudiyeti ile nasıl bir rezalet olduğunu ispat eden izler bırakmış. Afrika’daki tüm sömürdüğü ülkelerde. Hep almış, açgözlülükle hep almış. Bari yerine maliyetinin karşılığı kuruş bıraksaydı. Şimdi Afrin’de insanlar için endişe eden Macron, acaba Fransız sömürgesi bu bölgelere gittiğinde ne hissetmiş acaba?
Mali; içime utanç ve mahcubiyet hissi verdi. Üzerimdeki elbisemden, yediğim ekmekten o kadar utandım ki! Boğazımda düğümlenen utanç hissi ile hafızamı alt üst etti. Fransızlar, Cezayir’i tarım çiftliği olarak kullanmış. Altınları işlemeden Fransa’ya götürüyor. Yeraltı servetlerini, kıyısından köşesinden bir şey bırakmadan alıp götürme peşinde olan BATI! İşte medeniyet denilen rezaletin gerçek yüzü orada. Gittiğimiz bu 4 ülkenin hepsinde Türkiye sevgisi ve Erdoğan hayranlığı, içimde yeni bir umudu yeşertti. Beyaz renkliler içerisinde, sadece Türk olduğunu bildiklerinde, senden korkmuyorlar. Çünkü istila ile fethin arasındaki farkı biliyorlar.