Suriye Ulusal Diyalog Kongresi, Soçi’de yeniden toplanıyor. Rusya, İran ve Türkiye’nin başlattığı bu girişim, Suriye’deki istikrar için bir tür garantörlük mekanizması oluşturmakla başlamıştı. Başlangıç aşamasında önde tutulan amaçlardan biri, Suriye’de oyunun yerel gruplar üzerinden oynanmasına son vererek doğrudan devletler tarafından ele alınmasını sağlamaktı. İkincisi ise Suriye sorununun ancak bölge ülkelerinin katkısıyla çözülebileceğini ortaya koymaktı. Bir diğeri de, bölgedeki sorunları Suriye ile sınırlı tutmak; yani Irak konusunu dışarıda bırakmaktı.
Bu konular, ABD’nin bölge dışı kabul edildiğini, yerelde dayandığı örgütlerin muhatap alınmayacağını ifade ediyordu. Kahire ve Cenevre müzakerelerinde fazla yol alınamamış olmasının en önemli nedeni olarak da, masada ABD’nin bulunmaması gösterilmişti. Bu durum aynı zamanda görüşmelere kim katılacak, kim katılmayacak sorusunun içeriğin önüne geçmesine yol açmıştı.
Yine başlangıçta Rusya’nın Soçi süreciyle durumu büyük ölçüde kendi denetiminde tutma çabası olduğu açıktı, ancak Rusya hem Suriye rejimine hem de muhalefete baskı yaparak sürecin yürümesini sağlayan oyuncu olmayı da başarmıştı.
Koşullar değişti
Gelinen aşama, Soçi sürecinin hem taraflarının hem de içeriğinin değişmesine yol açtı. Yine temel konu Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimin davet edileceği meselesi olsa da, bu kez davetli aktör halkasının genişlemesi söz konusu... Bundan iki yıl önce Rejim ile aynı masada bulunmaktan imtina eden gruplar, bugün müzakerelerde taraf durumundalar.
Yaklaşık 1600 kişi davet edilmiş vaziyette ve kabul etmek gerekir ki listenin büyük bir çoğunluğunda Rusya’nın etkisi büyük. Bu çerçevede Esad karşıtları ve muhalefet temsilcileri görüşmelerde yer alacak, ancak benzer biçimde İran ve belki biraz da Türkiye karşıtı kesimler de az sayıda dahi olsa temsil edilecekler.
Söz konusu durum, Soçi müzakere sürecinin giderek güvenli bölge ya da garantörlük mekanizmaları dışına taşıp Suriye’nin geleceği konusuna hedeflendiğini göstermekte. Artık, merkezi yapının yeniden yapılanması ve farklı kesimlerin temsiliyetleri ile yetkilerinin belirlenmesi aşamasına geçildi. Bu durumda gayet tabi birbirleriyle fazlasıyla hasım hale gelmiş kesimlerin tüm konularda ortak görüş oluşturmaları beklenmiyor. Burada amaç, kimsenin kazanmadığı oyunu kurmak...
Dünya uzlaşamıyor
Suriye’de yeni bir anayasa ve siyasal yapının yeniden düzenlenmesi konusunun ele alınacak olması Soçi sürecini son derece hassas bir hale getiriyor. Zira yol alınırsa, bu Rusya’nın diplomatik başarısı ve bölgeye attığı imza olarak görülecek. Başarısız olsa, bu sefer de kaotik durumun tüm oyunculara zarar vererek devam etmesi söz konusu olacak.
Yeniden yapılanma aşamasında Soçi sürecinin dış katılımcılarının da artırıldığına dikkat çekmek gerek. BM Genel Sekreteri ve çok sayıda ülke gözlemci olarak davet edildi. Bu, gelecek konusundaki meşruiyet arayışının ifadesi.
Ancak Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi Daimi Temsilcilerine yaptığı Soçi’ye katılım çağrısı, ne yazık ki sisteme hakim güçlerin henüz kendi aralarında anlaşamadıklarını bir kez daha ortaya koydu. Fransa ve İngiltere, bu davete icabet etmeyeceklerini açıkladılar. Böylece ABD’nin katılacağı varsa da, bir anlamda onu da imha ettiler. Bu tutum, “biz Rusya’nın kurduğu oyunu kabul etmiyoruz” demek. Ancak bu, “bize hiç alan kalmayacak” şeklinde de yorumlanabilir ve içeride zaten uzlaşma sorunu yaşayan kesimleri, uzlaşmama konusunda cesaretlendirebilir.