Trump adaylıkken ABD seçmen kitlesinin üçte birini oluşturan Evangelistlerin gönlünü/oyunu alabilmek için ilan ettiği vaadini -iç politikada sıkışınca icra ediverdi. O vaat 1995’te ABD Kongresinden çıkan ama her altı ayda bir ertelenen Kudüs Büyükelçilik Yasasını işleme koymaktı. Nihai hedef ise; Kudüs’ü İsrail’e bahşetmek!
Bunu yapıyor ABD. Önce adını koyuyor, geçen sürede karara tepki verenlerin yumuşamasını bekliyor, onları ıslah ediyor. İsrail ise yayılmaya, topraklarını çaldığı insanları öldürmeye, Filistin’i savunanları yıldırmaya çalışıyor.
23 yıl geçtiğinde bir bakıyorsunuz… Irak, Evangelist bir baba ve oğul başkan tarafından iki kez işgal edilmiş. Milyonlarca insan ABD silahlarıyla katledilmiş, halk mezhep ve asabiye üzerine parçalanmış. Ülkenin petrolü, tarihi eserleri çalınıp Batıya kaçırılmış.
Suriye bitimsiz bir savaşta can çekişmekte... “Yayıl, mezhepçilik mikrobunu herkese bulaştır” denilen İran’a şimdi “sen fazla oldun” denmekte. Mısır’da bir iki müdahaleyle kukla değiştirilmiş. Suudi Arabistan, BAE öyle zelil ki, parayla cehennem satın aldıklarının farkında bile değiller.
Velhasıl 23 yılda şartları olgunlaştırdı ABD ve İsrail. 1800’lerde dünyanın dört yanındaki Yahudileri Filistin’e göç ettirmekle başlayan plan, bugün Kudüs’ü İsrail’e başkent etme noktasında.
1939’da Filistin’deki Yahudi nüfusu hâlâ yüzde 6’yken 1948’de İngiltere eliyle İsrail’e bağımsızlık, ABD eliyle dilediğini yapma izni verildi.
Siyasi Siyonizm’in “topraksız bir halk için, halksız bir toprak” mottosuna dayanan İsrail 27 bin kilometrelik Filistin topraklarının neredeyse yüzde 90’nına el koymuş durumda!
Burada da durmayacak. Sırada Müslümanların ilk kıblesi, kalbinin yarısı Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine Süleyman Mabedi’nin yapılması var.
Siyonist ihalede yüklenici ülke ABD çünkü varlığını İsrail’in varlığına hediye etmiş bir ülke ABD. Tüm imkanlarını İsrail’in çıkarlarını korumak, cinayetlerini örtmek için seferber ediyor. Zira yıllardır ABD’yi Evangelistler yani Hıristiyan Siyonistler yönetiyor.
Yahudilerin Tanrı’nın seçilmiş halkı, kutsal toprakların ise Yahudilerin malı olduğuna inanan Evangelistlere göre bölgede Siyon devleti kurulunca İsa Mesih dönecek ve Yahudilerin dünya hükümranlığı başlayacak. O yüzden dilediğince Filistinli öldürmek serbest. 2020’den önce ise Mescid-i Aksa’nın yıkılıp Süleyman Mabedi’nin inşa edilmesi gerek.
Siyonist İsrail ve ABD’nin aklında bu var.
***
Bu gidişatı durduracak tek ülke var; Türkiye! Tek lider var; Erdoğan!
Devlet ve millet olarak irade ve kararlılığımız öyle net ki, plan sahiplerini alarme ediyor.
Türkiye ise bir yandan İslam ülkelerinin yönetimlerini Filistin lehine ses çıkarmaya zorlarken, bir yandan ümmeti örgütlemeye, umut ekmeye devam ediyor. Aralık ayında ABD’yi değersiz bir yalnızlığa terk ettiren İİT ve BM kararları Türkiye’nin üstün gayretiyledir.
İstanbul’da ilan edilen “Doğu Kudüs Filistin devletinin başkentidir” kararı tarihidir. Bu sayede sınırlarını ilan etmeyerek sürekli yayılan İsrail, Doğu Kudüs sınırında sınırlandırılmıştır. Filistin Devletinin varlığı bayraklaştırılmış, Siyonistlere “one minute” denmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Londra’dan açıkladığı eylem planıyla Müslümanlara ve vicdan sahiplerine bir kez daha öfkelerimizi sonuç alıcı eylemlere dönüştürme gücü aşıladı.
Şimdi sırada 15 Kasım 1988’de Arafat’ın Cezayir’den ilan ettiği Filistin Devleti’ni kuvveden fiile çıkarmak olmalı. Filistin’in BM’de gözlemci sıfatıyla temsili, Doğu Kudüs’ün başkent ilan edilmesi gibi girişimlerle epeydir buna çalışıyor aslında Ankara.
Yeni adımlar da gerek. Kudüs Platformunun önerisi gibi; Filistin’i tanıyan ülkelerin büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıması ilk adım olabilir. Türkiye’nin diplomatik misyonu 2005’ten beri Kudüs’te zaten ve diplomatımız da bir büyükelçi ama adını koymak ve diğerlerinin de teşviki sonuç alıcı olacaktır.
Ha bu arada, katliamı övüp öldürülenleri suçlayan İsrail büyükelçisi de persona non grata ilan edilip geldiği yere iade edilsin.