“Tuğgeneral Salih Kırhan ile Nusaybin’i karış karış bilen Özel Harekat müdürümüz 1.5 ay birlikte çalışıp operasyon planı hazırladı. Tam operasyona başlayacakken bir baktık plan değişmiş. Benim adıma kullanacakları tüm silahların yazılı olduğu bir ‘operasyon talimatı’ hazırlayıp imzalamam için önüme koydular. Reddettim. Dertleri sivil alanlara saldırmaktı. Ardından da bu talimatı gösterip suçu bize atmaktı. Eğer sivilleri tahliye etmeseydik bu tezgah çok daha büyük şeylere sebep olabilirdi. Bana baştan ‘evleri yıkın’ talimatı verdirmeye çalıştılar. Bir şekilde infial yaratmak istediler.”
Bu sözler, 19 Ağustos 2016’da Akşam’dan Kenan İspir’e konuşan hendek-barikat savaşı döneminin Mardin Valisi Ömer Faruk Koçak’a ait. Devam edelim.
“Değiştirdikleri planla operasyon başladı ve ilk andan itibaren maalesef çok şehit vermeye başladık. Bizim karşı EYP’lerle döşenmiş sokaklara askerleri şehit olacaklarını bile bile gönderiyorlardı. Salih Kırhan, Adem Huduti ve İbrahim Yılmaz bunu en baştan kurgulamıştı. Huduti'den karakoldaki astsubaya kadar hepsi işin içindeydi.”
“Komutanları sürekli ilk başta sınıra yakın olan Zeynel Abidin Mahallesi’nden operasyona başlamaları konusunda uyardık. Resmen teröristlerin tünel kazmasına fırsat verildi. İşler bir türlü düzelmeyince Tunceli Komando Tugay Komutanı Levent Ergün’ü gönderdiler. Ergün’ün geleceğini öğrenince Kırhan “O Balyozdan yargılandı. Gelmesin” diye karşı çıktı. O zaman Ergün’ün onlardan olmadığını anladım. Tuğgeneral Levent Ergün Mayıs başında Nusaybin’e geldi. İlk olarak tünellerin kazıldığı Zeynel Abidin Mahallesi’nden başladı ve bölgeyi 1 ayda az zaiyatla temizledi.”
Aslında, NATO-ABD’den gelen listeler ile FETÖ’cü savcılar işlerini iyi yapmışlar, Levent Ergün’ü, Balyoz kumpasıyla 20 ay cezaevine koymuşlardı. Nusaybin’i temizleyen o komutan bugün Tümgeneral üniformasıyla Barış Pınarı Harekatı’nın üst kurmaylarından biri…
Kendisi de İzmir Casusluk Kumpası mağduru olan Coşkun Başbuğ’a göre, harekat kurmaylarının hemen tamamı FETÖ kumpasından kurtulup üniformasına kavuşmuş şerefli-vatansever askerlerden oluşuyor.
Siyonist ittifak: FETÖ-PKK
Şubat 1980’de Uluslararası Siyonist Teşkilat tarafından yayınlanan Kivunum (Talimatlar) dergisinde “Beyrut Kasabı” olarak adlandırılan katliamcı faşist eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un danışmanı Oded Yinon’un yazdığı bir yazıyla başlayan sürecin sonuna geldik.
Tevrat’ta Mısır’daki Nil’den Mezopotamya’daki Fırat’a uzanan “vaat edilmiş toprakları” (kulakların çınlasın Sezai T.) hedefleyen plan, “1980’lerde İsrail İçin Strateji” başlığı taşıyordu.
YİNON PLANI 1982’de devreye sokuldu.
Aynı yıl, PKK kuruldu, 1980 darbesinin generali Kenan Evren de FETÖ’ye ordunun kapılarını açtı, FETÖ’nün siyasetteki ayağı ANAP’tı, PKK’yı sahiplenmek ise HADEP üzerinden Erdal İnönü’nün SHP’sine kalmıştı…
Önce Arap coğrafyasını, sonrasında da İran ve Türkiye’yi parçalamayı öngören bir plan sürecinde Türkiye’nin infaza sürüklendiği yıllardan söz ediyorum, sembolü, Nusaybin’de yaşanılanlardır.
FETÖ hainlerinin sosyal medya hesapları, bugün de PKK için neden feryat ediyor sanıyorsunuz? Pislik Enes K. Washington’a kadar gidip kim için Türkiye’ye ekonomik ambargo istiyor, söyleyeyim, İsrail!..
Uzlaşma söz konusu değildir…
Beyazsaray’daki Evanjelik-siyonist lobinin lideri Başkan Yardımcısı Pence, Ankara’da pazarlık yapacak.
FETÖ ve PKK’yı korumaları bu planın doğal sonucudur.
Uzlaşır, manevra bırakırsak, kendimize ihanet etmiş oluruz.
Ordu çıktığı seferi tamamlayacak, o Siyonist plan tarihe gömülecek.
(Emperyalist ordu durduğunda milletin duracağını sanıyor, geçiniz.)
Birinden, “Ne işimiz var Ortadoğu batağında” diye bir söz duyarsanız, şunu düşünün:
“Ya bir aptal, ya da bilinçli bir Siyonist işbirlikçisiyle karşılaştım.”
NOKTA.