Son zamanlarda belli odaklardan yayılan koku ve pompalanan korku havayı epey ağırlaştırdı.
“Bir şeyler olacak”, “büyük bir şey yaklaşıyor” diyerek ikinci 15 Temmuz hazırlığından bahsediyorlar. Bir fısıltı özellikle dolaştırılıyor ortalıkta.
CIA’in gölge kuruluşu Rand Corporation’ın Pentagon için hazırladığı rapor, havaya yayılan eskimiş postal kokusunun asıl kaynağı sayılabilir.
Sadece FETÖ’nün değil, FETÖ öncesi GLADYO yapısının, askeri darbelerin ve vesayet düzeninin sahibi olan odakların yeni bir tasarım içinde olduklarını biliyorduk zaten. Raporla bunu teyit etmişler.
Tam bağımsızlık mücadelesi veren Türkiye’nin içişlerine karışıyorlar açıkça. Türkiye’yi yeniden ABD yörüngesine oturtmak için “Orta kademe subaylar (FETÖ) tasfiyeden rahatsız, darbe yapabilir” diyorlar.
NATO’cu komutanlara atıfla “askerden askere yeni bir ilişki”nin kurulmasının hayati önem taşıdığı vurgulanırken “siyasi ayak” tasarımdan şöyle bahsediliyor:
“Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan söküp atılabilir. Bu durumda Türkiye’den daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir çünkü 2018’te parlamentoya seçilen üç muhalefet partisi de NATO ve AB ile ilişkilerin canlandırılmasına yönelik çağrılarda bulunuyorlar.”
Yeni oluşumlarla takviye edilen “ABD dostu muhalefet” Pazar günü oksimoron bir faaliyette görüldüğü gibi işbirliği içinde zaten bir süredir.
Söylem birliği de var ayrıca. Kemalistler, jakobenler, vesayet severler, şahsi ikbalini memleket selametinden üstün tutanlar ve CHP’nin başını çektiği karşı bloğun şaşmaz savunucuları…
Halkın yüzde 52 oyuyla seçilmiş, anayasal olarak yetkilendirilmiş ve 82 milyonun şahitliğinde 7/24 çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini gayri meşru ilan etmek için omuz omuza çaba veriyor.
Son buluşları “saray rejimi” ifadesi...
Böyle diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini halkın ve uluslararası kamuoyunun gözünde lekeleyeceklerini, darbe için uygun ortamı hazırlayacaklarını sanıyorlar belli ki.
Ama yanılıyorlar.
Ne yapılan kara propaganda, ne yayılmaya çalışılan yeni darbe korkusu yine işlemez. Harekete geçtikleri an ezilirler.
Gözlemlediğim kadarıyla, bütün bu süreçlerde risk göze alan, vatan için canını, beden sağlığını feda eden, “tiyatro” söylemlerine ve benzeri pek çok cıvıklığa sabreden toplumun ana gövdesinin tahammülü yok yeni bir darbeye.
FETÖ ya da Gladyo artıkları arasından, okyanus ötesi bir yönlendirmeyle yeni bir maceraya kalkışan olursa, canlı ele geçirileceklerini hiç sanmam.
***
ABD DOSTU MUHALEFET VE İLKER BAŞBUĞ
Bir süredir FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağını söyleyerek “ABD dostu muhalefet” üzerinde yoğunlaşan dikkatleri dağıtmaya çalışan Kılıçdaroğlu’na en büyük destek Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’dan geldi.
Başbuğ’un “FETÖ’nün siyasi ayağı” ile ilgili çıkışını içerik ve zamanlama bakımından kapsam dışında tutabilir miyiz?
Üstelik Başbuğ TSK’nın FETÖ’ye teslim edilmesinde kendi sorumluluğunun hesabını vermiş midir Türkiye toplumuna? FETÖ’nün gadriyle tutuklanması, hapis yatması onu bu sorumluluktan kurtarır mı?
Üstelik bir de flash bellek olayı var. 27 Nisan 2007’de hükümete e-muhtıra verilmesinden sadece üç gün eline Tuncay Özkan bir flash bellek getiriyor Başbuğ’a. Bellekte Hava Kuvvetlerine sızmış 15 bin FETÖ’cünün listesi var.
Haliyle darbe girişimi sonrası firar eden FETÖ’nün HKK imamı Adil Öksüz de var.
Ne yapıyor İlker Başbuğ belleği alınca?
Genelkurmay Başkanına veriyor.
Sonra?
Hiçbir şey.
Üstelik dün Bülent Orakoğlu’nun hatırlattığı gibi ne Tuncay Özkan ne İlker Başbuğ 15 Temmuz Kalkışmasını araştıran TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki FETÖ yapılanmasını içeren bu flash bellekten hiç bahsetmiyorlar.
Çok ilginç değil mi?
FETÖ konusunda hassas olan ve açığa çıkarılmasını isteyen biri bunu neden yapar?
Böyle bir dikkate ve hassasiyete sahip bir Genelkurmay Başkanı FETÖ’nün “kozmik oda”ya girişine nasıl izin verir?
FETÖ’nün altın çocuğu diye tanımlanan ve iki kez FETÖ soruşturması geçirip aklanan Şener Topuç Kara Kuvvetleri Komutanı iken Başbuğ’un özel kalem müdürlüğünü yapmış. Başbuğ bunu nasıl fark etmemiş?
İlker Başbuğ’un yeni iddialarda bulunmadan önce kamuoyuna bunları açıklaması gerekiyor.