Seyyid Abdülhakim Arvasi yıllar önce şöyle der:
"İslam'ın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyeti bir ağaca benzetirsek, başka kafirler fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da bunlara düşman olur. Ancak bu ağaç bir gün filiz verebilir.
"İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder, besler. Müslümanlar da onu sever. Ne var ki, gece kimse anlamadan köküne zehir sıkar! Ağaç öyle bir kurur ki, bir daha süremez. 'Vah vah.. Çok üzüldüm' diyerek Müslümanları aldatır.
“İngilizin İslama böyle zehir salması demek, para, mevki, kadın gibi nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile İslam bilim adamlarını İslamın kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırmasıdır!"
Özellikle son dönemlerde dillere pelesenk olan, üst akıl yönetim merkezi Chatham House İngiliz derin devletidir. Bu Chatham House gibi kurumların yansıttıkları bir "yenilmezyenilemez" görüntüsü vardır ki, bu görüntü birçok ülkenin direnmeden, karşı koymadan, savaşmadan teslim olmasına neden olmuştur...
Örneğin, çok güç dönemler geçiren Osmanlı, eğer bir fırsatını bulup güçlenerek kendi ayaklarının üzerinde durabilse, dünya çapında bir güç ve rakipsiz bir İslam Birliği önderi olacaktı. Bu da İngiliz derin devletinin doğurup, besleyip büyüttüğü Ortadoğu rüyasının toprağa gömülmesi demekti.
Bu yüzden İngiliz Derin Devletinin izlediği siyaset, 1878 Berlin Antlaşmasının ardından ciddi bir değişim geçirdi. Her ne kadar Osmanlı toprağı olan Kıbrıs ve Mısır'ı ele geçirdiyse de, Osmanlı denetlenemez bir biçimde dağılmasını engellemeye çalıştı. Ancak ekonomik ablukalar ve siyasi tezgahlarla, Osmanlı'yı kendine bağımlı konuma getirdi. İşin önemli yanı bütün bunları Osmanlı'ya yakın bir dost ve müttefik görünümü altında yapmasıydı.
İngilizin tezgahlarından, ucuz oyunlarından, hile hurdasından bunalan Osmanlı, bu boyunduruktan kurtulmak için Almanlara yaklaşınca, İngilizin paçaları tutuştu. Artık Osmanlı'nın parçalanması ve topraklarının işgali birinci önceliği oldu. Ekonomik ve siyasi kanalların tıkandığını anlayınca başvurduğu son aşama 1. Dünya Savaşı'ydı. Böylesi bir savaşın ardından Osmanlı mülkünün ve mirasının üzerine yatacağını hesaplayan İngiliz, ellerini oğuşturarak o ‘mutlu’ gün için hazırlıklarını başlattı..