‘Malleus Metaficarum’ (Şeytan Çekici) iki dindar keşiş, Heinrich Kramer ve Johann Sprenger tarafından yazılmıştı. Kitap hem cadı avını hem de işkence yöntemlerini bir bilim (!) olarak anlatıyor ve bunu ciddi bir eser olarak Papa VIII. Innocente'ye sunuyordu. Bu kitap cadıların kökenini Orta Doğu'ya ‘çöllerde yaşayan Müslümanlara’ bağlıyordu. Kitaba göre cadıların güç kaynağı, şeytanla kurdukları cinsel ilişkilerden kaynaklanıyordu. Cadı eğer kadınsa şeytan ona ‘Incubus’ erkekse de ‘Succubus’ olarak yaklaşıyordu. Cadılar, Şeytanın dünyadaki akrabaları ve temsilcileriydi bu bilimsel kitaba göre. Daha neler vardı nelerŞeytan Çekici'nde:
"Gerek erkek gerekse de kadın cadılar vücutlarına çeşitli merhemler sürerek uçabilirler... Özellikle sevdikleri yerler Almanya'da Hartz Dağları, İsveç'te Blocula, Rusya'da Kiev... Çöllerdeki bütün vahalar.. Vahalarda dinlenen Müslümanlar, bu sırada Şeytanla görüşür ve ondan gerekli talimatı alır!”
‘Satanizm’ ya da Şeytana Tapanları güçlendiren, birbirlerine kenetlenmelerini sağlayan Hristiyan Kilisesi ve dinsel baskılardı. Katoliklerin aklında, kiliseye hizmet, Hz İsa'ya sınırsız bağlılık, ölümden sonra kavuşacakları cennet dışında başka hiçbir düşünce olamazdı! Kilisenin öğretilerine göre, elinde avucunda bir lokma kuru ekmeğin dışında hiçbir şeyleri olmayan bu zavallı insanların herhangi bir şeyden zevk almaları, gülüp eğlenmeleri kesin olarak yasaktı. Üstelik yaptıkları her şeyi ‘günah çıkarma’ adı altında bir papaza anlatmak zorundaydılar. "Peder ben günah işledim... Dün üç kez güldüm!" Peder de bu garibana beş saat aralıksız falanca duasını tekrarlama cezası verir, adamcağızın günahı affolurdu.
Yıllar geçtikçe insanlar eski Pagan dinlerindeki eğlenceleri, özgürlüğü, ayıp, yasak ve günah olmaksızın yaşamayı özlemeye başladılar. Dahası özgürlüğün, kahkaha atıp eğlenmenin simgesi olarak kilisenin önlerine sürdüğü şeytana daha bir sıcak bakmaya başladılar. Kötü olan kiliseydi artık. Hele de sevap işlemek adına Müslüman kıyamına hiçbir anlam veremiyorlardı…