Her milli maç öncesinde, takımın karışmadığı ve olay çıkmadığı dönem yok... Bu kez de Arda rezaletiyle sarsıldık. Konsantrasyonumuzun sürekli olarak dağıtılması yüzünden, olmadık maçlarda puan kaybetmeyi alışkanlık haline getirdik. Rakibin, grubun en zayıf ekibi olması, durumu hafifletmiyor. Çünkü biz, bu tür takımlara karşı da; tarihlerinin ilk puanlarını ikram etmiş eli bol bir ülkeyiz. Umarım böyle olmaz.
***
Kosova, henüz çok yeni bağımsızlığına kavuşmuş; ama bir çok ülke tarafından daha tanınmamış olan bir devlet... Futbolda Yugoslavya ekolünün 7’inci ve son temsilcisi... Zamanla koşacaklar, gelecekleri var ama; henüz emekliyorlar.
Bu açıdan bakıldığında, bize sıkıntı vermeyecek bir rakip gibi görünseler de; yalnız futbol değil, sporun her branşı, hiçbir maçı masada kazandırmıyor. Gereken ciddiyet gösterilmeli.
Kosova tarzını biraz andırdığı için. Makedonya ile özel maç yaptık. Fakat bize hiç yararı olmadı. Çünkü futbolcularımız, nalet kötü alışkanlıkları sonucu, bu özel maçlara karşı her zaman kayıtsız... Gene kıllarını kıpırdatmadan oynadılar.
Ders almadık... Fikir almadık...
Hatta Kosova mücadelesi için, ilham bile almadık.
Arda olayının takıma nasıl yansıdığını henüz bilmediğimiz için, bugünkü olası olumsuz etkisini de hesaplayamıyoruz. İnşallah yansıması olmaz.
***
Bu tür takımlara karşı, onları cesaretlendirici ve tetikleyici anlar vermemeliyiz. Erken baskı ile, kendi takımımızın gücünü kabul ettirme ve böylece rakibi sindirme çabamız olmalı... Oyunu akışına bırakırsak, Kosova’ya rahat ve sorunsuz oynama fırsatları tanırsak; sırtlarını sıvazlayıp dirençlerini arttırırız. Türkiye, gözdağı vermesini bilmeli... Çevir kazı yaptık mı, beklediğimiz gol de gelmez.
Geri pas ve paralel pasın sayısı çoğaldıkça, havanda su döver gibi kalırsın. Ama dikine de olsa; amaçsız, hedefsiz ve gereksiz paslardan da arınmalıyız.