Suriye’den çekilme kararı alan Trump iki senedir yapamadığını şimdi nasıl yapacak? Yapabilecek mi?
DEAŞ ile mücadele büyük ölçüde tamamladığında ABD, yeni bir Suriye politikası oluşturmak zorundaydı. Amerikan bürokrasisi bunun için çabaladı. Fakat bir türlü ortaya tutarlı bir politika koyulamadı. Açıklanan yeni Suriye politikasının hedefi bir üçlemeydi. Biri DEAŞ’ın geri dönmesini engelleyecek şekilde yenilmesi. İkincisi Suriye’nin siyasi geçi sürecinin sağlanması. Üçüncüsü de İran’ın sınırlandırılması.
Halbuki Trump bir DEAŞ zaferi ilan etmek istiyordu. ABD güvenlik bürokrasisi ise DEAŞ’ı kullanarak bir süre daha Trump’ı oyaladı. Erdoğan’ın DEAŞ ile mücadeleyi biz tamamlarız sözü Trump’ı çekilme kararına itti. Anlaşılan Trump, A takımındakilerin istediği kadar Suriye’nin siyasi geçiş sürecinde olmak istemiyor. Yani meseleyi Rusya’nın çözmesinden memnun görünüyor. Deklare edemiyor çünkü Washington’da Rusya ile ilgili çok aleyhte bir gündem var. Ama sanki Putin ile Trump dolaylı olarak birbirleriyle konuşuyorlar ve aralarında örtük bir Suriye uzlaşması var. Ancak Trump’a karşı müthiş bir kamuoyu oluştu.
ABD IRAK’TA KALACAK
Neden oluştu? Sonuçta bu politikayla oy aldı ve Başkan seçildi Trump?
Burada muğlak olan şey Trump’ın İran’ı sınırlandırma hedefini nereye koyduğu. Anlaşılan o ki YPG’nin kaderi ve Suriye’de siyasi geçiş süreci çok öncelikli değil ABD için. Ama İran’ın sınırlandırılması hususu hala çok önemli. Pompeo da, Bolton da kararlı. Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey de. Trump da böyle düşünüyor bence. Muğlak olan şu; bunun için ne yapacak ABD? Kapsamlı bir askeri operasyon mu, ekonomik yaptırımlarla yetinmek mi?
Sizin cevabınız ne?
Bence ABD, Irak’ta kalmaya devam edecek. Suriye ve Afganistan’dan çekilebilir ama Irak’taki varlığını güçlendirecek.
TÜRKİYE TESLİM OLMADI
Şimdi bölgede devasa bir boşluk oluşacak, dengeler değişecek. Partnerleriniz belki rakibe dönüşecek. PKK-YPG yeni sahip bulacak vb.. Tam da Türkiye yeni bir harekatın eşiğindeyken bu bir sorun değil mi?
Bu çok önemli bir konu. ABD bizimle YPG ve Suriye meselesinde gittikçe ayrışırken şöyle bir şey öngörüyordu; Türkiye İran ve Rusya ile karşı karşıya kalıyor, zaten ters taraftalar ve bu bir süre sonra Türkiye’nin ABD tarafına yanaşması ve YPG meselesi de dahil olmak üzere taviz vermesiyle sonuçlanır. Ama ne oldu? Türkiye Astana süreciyle hem Rusya hem İran ile Suriye’de birlikte çalışma imkanı elde etti. Fırat Kalkanı ve Zeytin dalı operasyonlarını yapabildi ve İdlib’te de bir çatışmasızlık bölgesi oluşturulabildi. Geçiş için ise Anayasa Komisyonu kuruldu.
TRUMP EKİBİNDEN AKILLI
Bütün bunlar şu anlama geliyor: Türkiye sadece Suriye denkleminde Rusya ve İran ile ilişki kurmuyor. Türk Akımı ve S-400 alımı üzerinden Rusya ile çok stratejik bir yakınlaşmaya gidiyor. Dolayısıyla hem enerji hem savunma sanayinde işbirliği ve nitelikli bir yakınlaşma ABD’yi rahatsız ediyor. Washington’un beklediği olmadı. Yani Türkiye teslim olmadı. Aksine bu aktörlerle nitelikli iş üretti. Bunun üzerine ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisi azaldı. Ve gerginlikler çoğalmaya başladı. Sorun olmayan şeyler kriz üretmeye başladı: Rahip Brunson olayı ve Halkbank gibi.
Gelinen noktada Trump, Türkiye politikasını değiştirerek sadece Türkiye ile yeni bir sayfa açmadı, aslında Ortadoğu’daki kendi pozisyonunu da güçlendirdi, burayı görmek lazım. Trump kendisine öğüt veren, eleştiri yapan stratejistlerden daha akıllıca bir hareket yaptı.
PYD-PKK YENİ SAHİP ARAYIŞINDA
Esed’in arkasında Rusya var ve ABD çekileceğini açıklar açıklamaz PYD yeni bir sahip arayışına girdi. PYD ve rejim anlaşırsa Rusya tavrını nasıl koyar?
Tabii Rusya tüm müzakerelerde elini hep yüksekten açıyor. “Esed’e devredilmeli” açıklamasını da böyle görüyorum. Ama sahada işler yürürken, pazarlıklar yapılırken, üst perdeden açıldığı gibi yürümüyor. Rusya açısından bakıldığında bir kere Türkiye ile yakınlaşmasını önemsiyor. Çünkü NATO’nun Karadeniz’de de bir etkinlik alanı var ve Türkiye’nin NATO ile birlikte Rusya’yı Karadeniz’de sınırlandırıyor olmasından, Rusya pek hazzetmez. Keza S-400 meselesi çok önemli. Türkiye’ye aynı zamanda Patriot de öneriliyor malum. E böyle bir ortamda Rusya açısından S-400’leri satmak çok önemli çünkü müşteri alanını açacaksınız. Pek çok ülke sırada. Bu alıma NATO üyesi Türkiye’nin cesaret ediyor olmasını Rusya değerli bir şey olarak görüyor.
Bu açıdan Suriye sahasında Rusya’nın menfaatleri askeri anlamda yayılmayı gerektirmiyor. Üsler ve Doğu Akdeniz bağlamını güvene almak yeterli. Bu yüzden Rusya sahadaki askerini artırmayı istemez. Esed rejiminin savaşacak çok fazla adamı yok. İran’ın da Şii Milislerini o kadar hızlıca bizim karşımıza geçirmesi kendisine çok büyük sıkıntı verir. YPG’yi korumaktan vazgeçen ABD’nin Türkiye ile büyük bir pazarlık yapmasını istemez.
Türkiye’nin elinin güçlü olduğunu görmemiz lazım.
MOSKOVA, WASHİNGTON, ANKARA
Türkiye’nin eli nasıl güçlü? Ne kadar güçlü?
Rusya, Suriye’de İran’ı da dengelemek ister. ABD’nin çekilmesiyle Suriye üzerindeki ağırlığını daha da artıracak olan Rusya, Türkiye ile beraber çalışmanın kendisine daha çok katkı sağlayacağını görüyor. Enerji, S-400, Karadeniz ve Türk-ABD ilişkilerinin toparlanması bağlamlarını gördüğümüzde, Rusya da Türkiye ile dengeli bir ilişki yürütmek zorunda kalacak.
Genel olarak Türkiye, ABD ve Rusya ile arasının iyi olmasını ancak bu iki ülkenin kendi arasında iyi olmamasını tercih eder. Bizim bir tanesiyle, ister ABD ister Rusya ile aramızın çok kötü olduğu durumda işimiz zorlaşır. Yeni ortamda gidişat Türkiye’nin lehine. Washington ve Moskova arasında dengeleme yapabileceğimiz manevra alanı genişledi.
RUSYA’NIN GÖRMESİ GEREKEN GERÇEK
Türkiye Esed ile de görüşmeli mi?
Türkiye’de bazı kesimler “Türkiye Esed ile görüşsün” diyorlar. Esed ile görüşmek teknik olarak zor değil, Esed zaten çok ister, buna çoktan hazır. Ama Esed ile görüştüğünüzde Esed yönetiminde Suriye’de yaşayamayacağını düşünen muhalefeti kaybetme riski var. Ayrıca mültecilerin geri dönmemesi riski var. Türkiye işin sosyolojisini de önemseyerek çözüm bulmaya çalışıyor ve Türkiye’nin müdahalesindeki en önemli meşruiyet halkların isteğiydi. Bunun da gösterdiği şey şudur: Bütün mezhebi-etnik grupların bir arada yaşayabileceği bir yeni Suriye’nin kurulaması lazım. Esed’in bir geçiş süreciyle devredebileceği yeni bir iktidar olmak zorunda. Bence Rusya’nın da görmesi gereken gerçek budur. Aksi takdirde Suriye’de sabah olmayacak, barış gelmeyecek.
DEAŞ’IN SOSYOLOJİK TEMELİ KURUTULMALI
Kararın sahaya yansımama ihtimali var mı?
Amerikan bürokrasisi direnç gösterebilir, yol kazaları olmasını sağlayabilir. Ama Türkiye DEAŞ ile mücadeleyi önemli bir misyon olarak yüklenirse Trump karardan vazgeçmez. DEAŞ ile mücadele kenara bırakılır sadece YPG tasfiyesi öne çıkarılırsa Trump ABD kamuoyunun baskısı altında kalabilir. Kararını değiştirmeye yönelebilme ihtimali var.
Nasıl bir DEAŞ’dan bahsediyoruz peki? PYD’nin “DEAŞ’lı tutukluları tutamayız” tehdidi neye tekabül ediyor?
Sünni Arapların entegre edilememesi, onların dışlanmış olması DEAŞ’ın en önemli sermayesiydi. Türkiye’nin sahaya giriyor olması kritik. Türkiye’nin SDG içerisindeki Arap unsurları yanına alacağı ve kendisine müzahir Kürt unsurları dahil edeceği bir denklemde yürümesi halinde DEAŞ’ın toplumsal tabanı zayıflayacaktır. Mesele sadece DEAŞ terörü ile mücadele değil, DEAŞ’ın sosyolojik temelini ortadan kaldırmak lazım. Türkiye’nin Suriye’de siyasi geçiş sürecini ılımlı muhalefeti dahil ederek yapma ısrarı da bununla alakalı.
Türkiye’nin varlığıyla DEAŞ imha oluyor, öyle mi?
Bu ciddi bir mücadele gerektirecek. DEAŞ’ın bir anda ortadan kalkmasını beklememek lazım ama Müslüman bir ülkenin oradaki halkların, Arapların ve Kürtlerin iyiliği için DEAŞ ile mücadele etmesi, ABD’nin mücadelesinden daha güçlü meşruiyet sağlar, hele bunu Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin yapması ayrı bir etki üretir. Erdoğan’ın Müslüman halklar nezdinde ciddi bir karşılığı var. Türkiye sadece teröristlerle mücadele etmiyor aynı zamanda güvenli bölgeler kurarak, insanların dönüşlerini sağlıyor.
FEDERASYON İHTİMALİ ORTADAN KALKTI
PYD ne olacak? Federasyon projesi ortadan kalktı mı? Nasıl bir Suriye’den bahsedebiliriz?
En zor soru bu. Eğer Amerikalılar gerçekten çekilecekse ve YPG bu tür bir korumayı kaybedecekse YPG’nin tasfiye süreci geri dönülemez şekilde başlamış demektir. YPG, Esed Rejimini uzlaşmaya ikna etmeye çabalıyor. Ancak Esed bu saatten sonra asla YPG’ye özerklik vermez. Kendi ordusuna dahil etmek ister. YPG’nin Esed’in paralı askerleri olmak ya Irak’a geçmekten başka seçeneği görünmüyor. Federasyon ya da statü ihtimal kalmadı.
İKİNCİ SYKES PİCOT’DAN VAZ MI GEÇTİLER?
ABD 2. Sykes-Picot planı rafa mı kalktı?
Ciddi bir stratejik kırılma olduğu açık. Trump’ın kararı ile ABD, Suriye’den çekilir ve Türkiye de YPG’nin özerk bölge hayalini ortadan kaldırırsa bölge ülkelerinin parçalanma süreci en azından durdurulacağı söylenebilir. İsrail’in kendi nüfuzunda “Kürdistan” kurma emelinin suya düşeceği öngörülebilir. Ancak Washington ya da Tel Aviv’de işin peşini kovalayanların pes etmesini beklemeyelim. Nazik bir dönem. Trump’ın kararını değiştirmek için ellerinden geleni yapacaklardır.