Kemal Kılıçdaroğlu yürekli bir savcı arıyormuş. Bu savcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ifadeye çağırıp, “FETÖ’ye ne verdin, açıkla!” diye soracakmış.
Bu soruya verilecek cevap, “darbenin siyasi ayağını” ortaya çıkaracakmış.
Böyle dediğine bakmayın, Kılıçdaroğlu da bilir ki, CHP’nin müddei (!) olduğu “siyasi ayak” polemiği, ancak ve sadece darbeyi sulandırmak işlevi görür.
Bir aralar ne diyordu? “İktidar partisinde 120-180 civarında ByLock’çu var... Erdoğan bu ByLock’çu vekilleri açıklamalıdır.”
Erdoğan açıklamazsa, kendisi açıklayacakmış!
Çünkü elinde “dosya” varmış...
Bu iddiasının üzerinden neredeyse üç yıl geçti...
Kılıçdaroğlu, elindeki dosyayı bir türlü açıklayamadı.
Sonra da “kitapçık” iddiasını ortaya attı... “Bir kitapçık var... İçinde 15 Temmuz darbesinin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının isimleri yazıyor” dedi
Bu iddiasının üzerinden de neredeyse üç yıl geçti, kimse çıkıp “Kemal Bey, o kitapçığa ne oldu?” diye sormadı, sormuyor.
Hazır konu açılmışken biz soralım.
15 Temmuz darbesini aydınlatacak o “esrarengiz kitapçığa” ne oldu?
Kemal Bey, “Ben o kitapçığı gözlerimle gördüm” demişti.
Nerede, kimin elinde gördü? Kitapçıkta ayrıca hangi bilgiler yer alıyordu? Kendisi o bilgileri okudu mu? Kendisi okumadıysa ve nakil üzerine aktarıyorsa, bu bilgilere aracılık eden kimdi?
Kitapçık, 17/25 Aralık sürecinde olduğu gibi, elden birileri tarafından mı getirilip CHP genel merkezine teslim edildi, postayla mı gönderildi? CHP genel merkezine gelenler, “kaset ulakları” gibi, maskeli miydiler?
Kaç yıldır haber alınamadığına göre, kitapçık şimdi nerede? Çalındı mı? Çalındıysa, nereden çalındı? CHP genel merkezinden mi, Kemal Bey’in evinden mi?
Darbenin siyasi ayağını aramaya meraklı Kemal Bey’in, bu sorulara açık ve anlaşılabilir cevaplar bulması gerekiyor.
Ki, söylediklerini ciddiye alabilelim.
Bir de tavsiye:
Darbenin siyasi ayağını arıyorsan, kendi partine müracaat edeceksin.
Bir danışmanın FETÖ’cü ve ByLock’çu çıktı.
Mahmut Tanal’ından Eren Erdem’ine, Barış Yarkadaş’ından Enis Berberoğlu’na, milletvekillerin aylarca FETÖ’yle dayanışma fotoğrafları verdi.
Partinin resmi yayın organı olan Halk TV, darbe öncesinde yığınla FETÖ militanı ağırladı (aralarında Fuat Avni’nin isim babası bile var) ve onlara “darbe yanlısı” konuşmalar yaptırdı. Aynı kanal, darbe bastırıldıktan sonra bile korsan darbe bildirisini ekranlarında döndürmekte sakınca görmedi.
Hülasa...
Darbenin siyasi ayağını kendi partinizde aramalısınız.
HAMİŞ
CHP’lilere ek tavsiye:
Baksınlar...
Kimler (hangi siyasiler) FETÖ’yle dayanışmaya girmiş?
Kimler, illegal dinleme kayıtları üzerine siyaset bina etmiş? FETÖ tapeleri için gazete kuran şahıs hangi partiden milletvekili seçilmiş? “Son saliselere” kadar FETÖ’nün yayın organlarında görülen ve yüksek telifle programlar yapan gazeteciler kimler? Ekrem Dumanlı’nın basın toplantılarında hangi solcu milletvekilleri eşlik etmiş ve bunu alışkanlık (hatta “görev”) haline getirmiş? “Kontrollü darbe” iddiasının orijini nedir ve bugün kimler tarafından seslendirilmektedir?
Daha da önemli soru şu:
Kemal Kılıçdaroğlu kimdir?
Evet, Kemal Kılıçdaroğlu kimdir ve nasıl (hangi tertiple) o makama getirilmiştir? 17/25 Aralık girişiminden bir hafta önce kimlerle görüşmüş, onlardan hangi sözü almıştır? Dahası, MİT TIR’larına ait görüntüler kendisine nasıl ulaştırılmıştır?