Sen kim oluyorsun da başkalarının giyimine ve yaşam tarzına karışıyorsun?
Din adına kin ve nefret kusan fiili saldırılar yapma hakkını nerden alıyorsun?
Sen Allah'ın mafyası mısın?
Din jandarması mısın?
Sen günah tahsilâtçısı mısın?
Bu görevi kim verdi sana ha söyler misin?
Din Jandarması veya Allah'ın mafyası rolüne bürünerek yaptığın kabalıklarla dine ve dindarlara ne çok zarar verdiğini sana hatırlatmamıza gerek yok sanırım.
Çünkü bu kadarını anlayacak bir akla sahip olsaydın kendine bu rolü biçerek etrafa saldırmazdın.
Dinde zorlama olmadığını bilirdin.
Herkesi tek bir yaşam tarzına mecbur etmenin veya herkesi tek tip düşünmeye zorlamanın dinin özüyle bağdaşmadığını bilirdin.
Allah dileseydi herkesi tek tip yaratabilirdi.
Ve herkes sadece Allah'ın öngördüğü bir çizgide yaşayıp giderdi.
O zaman öte dünyaya ne gerek var?
İmtihana ne gerek var?
Cennete ve cehenneme ne lüzum var?
Dünyayı başkaları için bir cehenneme dönüştüreceksen o zaman imtihana ne gerek var?
Herkesi bu dünyada kendi kafandaki marazi "cennet"inde yaşatmaya çalışacaksan o zaman cehenneme ne gerek var?
Hem imtihanın sırrını ortadan kaldırıyorsun, hem de Allah adına mafya rolüne bürünerek günah tahsilâtçılığı yapmak suretiyle Allah'a rağmen hareket ediyorsun...
Sahi sen kimsin?
Söyleyeyim: Allah'ın yeryüzünde dilemediği şeyi Allah adına yapmaya yeltenip Allah'ın ve dininin pak ismini kirleten bir cahil ve nobransın.
Bırak şu din jandarmalığı rolünü de adam ol önce.
İyi bir mü'min ol.
"Sizin dininiz size, benim dinim bana!" diyen Kutsal kitabın hikmetini kavrayan bir kul ol.
"Nefret ettirmeyiniz, sevdiriniz!" diyen o yüce Peygamberimize yaraşır bir mü'min ol.
Herkesin günahı da sevabı da kendinedir.
Hiç kimsenin günah işlememesi gerektiğini savunmak ayrı bir şeydir, bunu zorla yapmaya kalkışmak ayrı bir şeydir.
Birinin adı nasihattir.
Diğerinin adı zorbalık, kabalık ve terördür.
Nasihatin özü, güzel söz ve davranıştır.
Güzel sözden ve davranıştan yoksun her nasihat gerçekte ayrı bir günahtır.
Sözün en güzelini söylemek ne kadar gereklilikse, en güzel biçimde söylemek de bir o kadar gerekliliktir.
İkna kalplere girerek olur, kalpleri kırarak değil.
Kalpleri kırarak yapılan her nasihat ayrı bir günah olarak deftere yazılır.
Kim ki başkalarının yaşam tarzına müdahale etmeye kalkışırsa bilesiniz ki o sorunludur.
Ne adına yaparsa yapsın bu tür insanları kendimizden bilmemeliyiz ve zinhar onları sahiplenmemeliyiz.
İster din adına yapsın bunu, ister laiklik ve çağdaşlık adına, bilesiniz ki bütün fanatikler ve yobazlar anlayış itibariyle birbirlerinin aynıdır.
Her türlü fanatizm kötüdür.
Her türlü yobazlık kötüdür.
Bir fanatizmi bir başka fanatizmle, bir yobazlığı bir başka yobazlıkla önlemeye çalışanları da kendimizden bilmemeliyiz.
Ne din jandarmalığı rolüne bürünenlere, ne de laiklik bekçiliğine soyunanlara iyi gözle bakmalıyız.
Açık giyim tarzını benimseyeni düşman bilen din jandarmasıyla, kapalı giyim tarzını esas alanı düşman belleyen laik bekçiyi aynı kefeye koyup dışlamadıkça fanatizmin kökünü kazıyamayız.
Gelin hep birlikte şunu diyelim: Sen kimsin ki benim yaşam tarzıma müdahale ediyorsun bre yobaz! Sen ne sevaplarımın, ne de günahlarımın bekçisisin! Sen münker ve nekir değilsin! Haddini bil!
BAYRAM TEBRİĞİ
Kardeşliğe, sevgiye, barışa ve hoşgörüye vesile olması dileğiyle cümlenizin bayramını tebrik ederim.