Bir gün süren "Erken seçim olacak mı olmayacak mı?" muamması Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Devlet Bahçeli'yi kabulü sonrası yaptığı açıklamayla sona erdi. "Sayın Bahçeli'nin yaptığı çağrıyı yetkili kurullarımızda enine boyuna müzakere ettik. Bu erken seçim teklifine olumlu yaklaşma konusunda görüş birliğine vardık.
"Seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır. Seçimlerin 24 Haziran 2018 Pazartesi günü yapılmasına karar verdik" diyerek Erdoğan, seçim tarihinin beklenenden de erkene alındığını duyurdu.
Erdoğan'ın seçimleri zamanında yapma konusundaki hassasiyeti devam etmekle beraber öyle anlaşılıyor ki söz konusu seçimin yeni sistemi realize edecek olması Bahçeli'nin teklifine sıcak bakılmasında etkili oldu.
16 Nisan referandumundan sonra söylenegelen şey şuydu; "Madem sistemi değiştirdik neden bir erken seçimle yeni sisteme göre hükümet dizaynı yapmıyoruz?"
Bu çerçevedeki sorulara Cumhurbaşkanı'nın verdiği cevap hep "2017 değişim, 2018 icraat, 2019 seçim yılı" oldu. Şimdi seçim tarihi 24 Haziran 2018 olarak ilan edildi.
2017 AK Parti için gerçekten de değişim yılı oldu. Parti içinde "metal yorgunluğu" tabir edilen teşhisin gerektirdiği müdahaleler yapıldı. AK Parti teşkilatlarında ciddi değişiklikler yaşandı. İl ve ilçe başkanlıkları yenilendi. Parti içinde bir lider sorunu yaşanmadığından olağan kongrenin seçimden önce ya da sonra yapılması da ehemmiyet arz etmiyor.
AK Parti ve MHP'nin ittifakla seçime girme kararı almalarından sonra bunun için gerekli yasal düzenleme de Meclis'ten geçirilmişti zaten. Cumhur ittifakının adayı üzerinde de malum kat'i bir fikir birliği var.
Belli periyotlarla yapılan kamuoyu anketlerinde ise ittifakın oylarının yüzde 55 ve üstü olduğu gözüküyor. CHP ise erime trendinde. Bu da AK Parti'nin kendinden emin şekilde seçime gidebileceğini gösteriyor.
Özetle her iki parti seçime hazır diyebiliriz.
Bu durumda iktidar partisinin erken seçime isteksiz olmasını gerektirecek 'ilkelilikten' başka somut bir sebep yok. Söz konusu seçimin 'istisnailiği' ise seçimleri zamanında yapma prensibinin önüne geçmiş durumda.
Seçime bugün itibariyle 66 gün var. Başlayıp bitecek yani. Ne milletin gündemini uzun süre meşgul edecek ne de Türkiye'nin dış politika sahasındaki konsantrasyonuna zarar verecek.
***
Muhalefet bloğunun durumu ise doğrusu iktidar tarafı kadar iç açıcı değil. CHP'lilerin "hodri meydan" açıklamalarına bakılırsa onlar da seçime hazırlar ama daha Cumhurbaşkanı adayı çıkartabilmiş değiller. Karar veremediklerinden de değil, bulamadıklarından. Önce adayı mı bulmalılar ittifakı mı kurmalılar ona bile karar verebilmiş değiller. Hal böyle olunca vatandaş için "Oh ne güzel, başlayıp bitecek" dedirten süre kısalığı CHP için ciddi bir dezavantaja dönüşebilir.
Bana kalırsa sonucu belirleyecek olan zaman kısalığı değil. CHP'nin isterse 10 yıl zamanı olsun, toplumsal merkeze yönelmediği ve kuşatıcı olmadığı sürece durumu değişmez.
16 Nisan referandumunun ertesi gün yeni sistemin önümüzde koyduğu şartlara göre CHP kendini revize etmeye başlasaydı şayet bugün PKK'ya HDP'den daha fazla arka çıkan açıklamalar yapmak zorunda kalmazdı. Ve ya Kemal Kılıçdaroğlu kendi kifayetsizliğini örtmek için yeni sistemin bu ilk seçimini eskiye dönüş referandumu olarak yutturmaya çalışmazdı.
Türkiye son beş yılın tüm badirelerini demokratik seçimler sayesinde atlatabildi. Sandık milletin en güçlü ifade aracı olabildiği için seçimler ülkeyi krizlerden çıkarmanın anahtarı oldu.
Yeni sisteme tam tekmil geçeceğimiz 24 Haziran seçimleri vatana millete hayırlı olsun.