İpek yolunda insanlık tarihinin izinde bir yolculuk… Üç ilimiz sınırlarını kapsayan Adapazarı, Bolu , Ankara arasında üç tane sakin şehir, Taraklı, Göynük, Mudurnu ve Nallıhan üzerinden Beypazarı’na uzanan sınırsız bir keşfin, hayretle bakan gözlerin ruhunuza iyi gelecek dingin bir seyahatin rotası. İçerisinde barındırdığı tarihi ve kültürel mirasları, coğrafi güzellikleri, yöresel tatları bir yana manevi iklimiyse diğer yana… Köşe bucak unutulmaz hafızalara kazınacak bir tatil planı sizleri bekliyor.
Ben bu hafta özellikle Allah’ın herkese gitmeyi nasip etmesini canı gönülden isteyerek huzur, sessizlik, sükunet ve dinginlik hissettiğiniz Göynük’te Türbesi bulunan Akşemseddin Hz. hatırlatmak istiyorum. Çünkü biliyor, inanıyor ve hissediyorum ki bir gün yolunuz Allah dostu Fatih Sultan Mehmet’in ise kara gün dostu Akşemseddin Hazretleri’nin Türbesiyle kesişecek.
Akşemseddin Hz.
15.yy Sofilerinden olup, esas adı Şemddin Mehmet’tir. 1389 yılında Şam’da doğmuş olup, Suhreverdi neslinden Hz.Ebubekir’e dayanır. 7 yaşında hıfsını tamamlamış. Sonra Amasya’ya yerleşip, Arapça, Farsça ve tıbba önem verip, mikropları ilk o tarif etmiştir. Osmancık’ta müderrislik yapmış. Sonra Hacı Bayramı Veli’ye intisab’ı düşünmüş ise de vazgeçip Halep’e hareket etmiş. Yolda rüyada boynuna zincir takıldığını Hacı Bayram-ı Veli’nin çektiğini bununla ona bağladığını tabir ederek geri döner. Sonradan “zorla davete icap eden konuğun, hali budur gönlümüze girdin” sözüyle müridliğe kabul edilir. II. Murat İstanbul’u almak emelimdir değince Hacı Bayram-ı Veli Fatih’le Akşemseddin’i göstererek “ fesih bu çocukla bizim köseye nasip olacaktır” der.
Fatih, Akşemddin’den ders alır. Akşemddin daha sonra Göynük’e gelerek (1445) yerleşir. Fatih’le sabahlara kadar sohbet ederdi. Bir gün İstanbul’un zapt edileceği günü haber verir. Fetih günü Akşemseddin Secdeye kapanmış, Fatih ise günün geldiğini hala kalelerin düşmediğini görüp üzülür. Akşemseddin başını kaldırır “Elhamdülillah kale feth olundu” der. Artık İstanbul feth olunmuş Fatih ise memnundur. Fatih yaveri Ahmet Paşa’ya “Akşemseddin gibi bir zat-ı muhteremin devrinde bulunması fetihten duyduğum sevinçten daha büyüktür” demesi meşhurdur. Fatih Akşemseddin’in müridi olmayı arzuladıysa da Akşemseddin ona “sen benim halvetime girersen devlet işlerini aksatırsın ben mesul oluru” diyerek vazgeçirir. Evliya Çelebi’nin rivayeti üzerine Fatih Akşemseddin’den Eyüp sultan Hz’lerinin kabrinin bulunmasını rica eder. O da 77 Ehlullah ile kabri aramaya başlarlar. Akşemseddin bir meşe ormanına girerek 2 rekat namaz kılar, bir secde daha yapar. Yapayalnız olmadığı halde kendinden geçer gibi olur kafasını kaldırır. “Müjdeler olsun ki Hüda seccademizi Eyüp Sultan Kabri üzerine döşetmiştir şurayı kazın” deyince kazılır. Yeşil bir taş üzerinde Haza Kabri Eyübü’l Ensari diye bir kitabe ve altında sarı kefene sarılı ve sağ elinde tunç bir mühür ve hiç bozulmamış cesedi görülür. Fatih Türbe ve imaretlerle Eyüp semtini kurar. Maddetül Hayat Hallü Müşkülat. Risaletün Nurriye kitaplarıvardır. 1459 yılında vefat etmiş türbesini Fatih yaptırmıştır.
Kara gün dostu imiş Fatih’in Akşemseddin ki yüzünden leman etti anı fethi Mübin, Nusratı çeşmi hakikatle görüp verdi haber. Böyle her karın uzaktan görür erbabı yakın.