Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Soçi’de, Rusya lideri Vladimir Putin’le 7 Eylül’deki Tahran zirvesinden sonra ikinci kez bir araya geldi.
Çünkü Tahran zirvesi Erdoğan’ı tatmin etmedi.
Türkiye, Rusya veya Şam yönetiminin İdlib’deki sivillerin ve ılımlı muhaliflerin zarar göreceği bir operasyona girişmemesini istemişti.
Tahran zirvesinin sonuç bildirisinde ‘ateşkes’ ifadesi yer almadı.
Yine de İdlib’e yönelik Rusya ve rejim tarafından yapılan operasyonlar sınırlı kaldıysa, Erdoğan’ın bu ısrarı sayesinde oldu.
Ancak bu da Erdoğan’ı tatmin etmedi.
İran, Şam rejiminden yana tutumunu sürdürdüğü için Erdoğan, Putin’le çözüm aradı.
Zira Rusya sadece kendilerine yönelik ‘saldırı yapan terörist gruplar’ ile sınırlı olarak operasyon kartını elinde tutmak istiyor.
Bu, Erdoğan’la Putin’in ‘bir noktada uzlaşabileceğinin’ işareti.
Bu yazıyı gazeteye gönderdiğim sırada Soçi zirvesi henüz sonuçlanmış, ancak resmi açıklamalar yapılmamıştı.
Toplantı öncesinde Erdoğan, “Siyasi, askeri, ekonomik birçok konularda fikir alışverişlerimiz birbirimizi güçlendirecek boyuttadır. Buradan çıkacak ortak bir açıklama bölgeye yeni bir umut getirecek” sözleri, beklentisini ortaya koydu.
Putin de “Görüşeceğimiz çok konu var. Bazıları komplike konular. Bunları hem gözden geçireceğiz hem de bunların çözüm yollarını arayacağız. Ticari olarak, bölge güvenliği açısından ve uluslararası siyasete yönelik olarak ilişkilerimiz gelişiyor” diyerek, hem bir ‘çözüm iradesi’ ortaya koydu, hem de ‘komplike konular’ ifadesiyle çekincelerine işaret etti.
Toplantının 1 saat 50 dakika sürmesi, iki liderin söylediği gibi ‘çok konunun konuşulduğunu’ gösteriyor.
Peki İdlib özelinde neler var?
Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev'in daha önce dile getirdiği üzere, Rusya’nın Türkiye'den beklediği, ılımlı muhaliflerin teröristlerden ayrılması.
Bu konuda önemli bir aşama geçildi; Rusya ve Türkiye ‘kimler ılımlı muhalif, kimler terörist’ konusunda uzlaştı.
Şimdi ikinci aşama var: Terörist gruplardan ayrılmaların teşvik edilmesi, terörist unsurların zayıflatılması ve bölgeyi terk etmeye zorlanmaları.
Suriye’de örgütler arasında gezinen ‘seyyah’ silahlı gruplar olduğu sır değil. Bu nedenle Türkiye, terörist gruplardan ayrılmaların teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor.
Rusya da bu görüşe karşı değil.
Bu da İdlib operasyonunun ertelenebileceğini gösteriyor.
Zirveden önce Rusya tarafından gelen analizler, İdlib’de Heyet Tahrir el Şam sorununun çözülmesi için süre verilebileceğini; buna karşılık Halep-Şam arasındaki karayolunun bir bölümü ile Hama ve Lazkiye taraflarında bazı bölgelerin Rusya-Şam kontrolüne geçebileceğini belirtiyorlardı.
Trump’ın davetine katılacak mı?
Suriye ve İdlib, Erdoğan’ın 23-27 Eylül tarihleri arasında katılacağı 73. BM Genel Kurulu çalışmalarında da gündeminde olacak. Erdoğan, 25 Eylül'de Brezilya, ABD ve Ekvador liderlerinin ardından Genel Kurul’a hitap edecek.
Konuşmada ayrıca, küresel silahlanma, ABD’nin tek taraflı politikaları, Kudüs/Filistin sorunu, küresel insan hakları ihlalleri ve BM’nin yapısına dair eleştiri ve öneriler de yer alacak.
Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in vereceği öğlen yemeğine katılacak; ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘ev sahibi’ sıfatıyla vereceği akşam yemeğine katılıp katılmayacağı ise henüz net değil. Buna gelişmelere göre karar verilecek.
Başkan Erdoğan, 27 Eylül’de New York’tan Almanya'nın başkenti Berlin'e geçecek; 28 Eylül’de Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Başbakan Angela Merkel’le bir araya gelecek. Erdoğan ve Merkel 29 Eylül’de de ikinci bir görüşme daha yapacak; ardından
Köln’e geçerek Türk vatandaşlarına hitap edecek.