Kadir gecesini layıkıyla eda edenlerin geçmiş günahlarının affedilebileceği rivayet edilir. Allah’a samimi bir şekilde yönelen, tövbe/tevbe eden, sığınan, yardım dileyen insanın böyle mübarek zamanlarda affa ve mağfirete uğraması Allah’ın lütfundandır.
Kadir gecesini iyi değerlendirip sabahına bağışlanmış olarak çıkabilmek elbette çok önemli. Allah hepimizi sonsuz şefkat, merhamet ve affıyla bağışlasın…
Ama bir o kadar önemli olan uyandığınız günü nasıl değerlendirdiğiniz, akşama nasıl çıktığınızdır.
Geceyi nasıl geçirdiğiniz ve sabaha nasıl uyandığınız kadar kıymet taşıyan şey, günü nasıl değerlendirerek akşama nasıl çıktığınız, uykuya nasıl daldığınızdır.
Rivayetlerde Kadir gecesini eda etmenin, Hac yapmanın, tesbih çekmenin, tövbe etmenin günahların affına sebep olduğuna dair ifadeler vardır. Hatta ‘tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir’ şeklinde bir hadis-i şerif de rivayet edilir.
Tövbe etmek ve günahların bağışlanmasına sebep olacak amellerde bulunmak elbette insanın arınmasını sağlar. Kimi anlar, günler, gecelerde yapılan ameller vardır ki, Allah’ın sonsuz merhametine mazhar olur.
Mesele, tövbe ettikten ve inşallah bağışlandıktan sonra Allah’a teslim olmak ve tam anlamıyla itaat etmektir.
Eğer birileri günahların affına sebep olan amelleri bir tür geçmişi ve kötülükleri sıfırlama, yeni günahlar işleme fırsatı bulma gibi görürlerse hata ederler. Tövbe etmek ve günahın az olması günah işlemeye değil takvayı korumaya sebep olmalı.
Allah’ın affına mazhar olmak yeni günahlar işlemek için değil, daha muttaki bir hayat sürmek için teşviktir. Temiz bir sayfa açmak, yeni bir şans ve fırsat sunmaktır. Bunun gereği ise geçmişten ders alıp doğru yolu bulmaktır.
Öyle anlar ve iyi ameller var ki çok fazla ve çok büyük günahları Allah’ın lütfuyla temizler. Ama öyle kötü ameller de var ki, çok büyük günahlara ve yıkımlara sebep olur.
Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır, yani 83 yıllık bir insan ömrü kadar semeredardır.
Ama öyle günahlar da var ki bütün ömrü yakıp yok eder.
Allah’a şirk koşmak, O’na ortaklar izafe etmek böyle bir günahtır.
Kul hakkı, şehitlik gibi yüce bir makama ulaşsanız da affedilmeyen bir günahtır.
Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir günahtır.
Fitne-fesat çıkarmak insanları öldürmekten daha şiddetlidir.
Yetim hakkı yemek çılgın bir ateşe nazmet olmaktır.
Zulmetmek insanı azaba götüren büyük günahlardandır.
Yani öyle anlar, geceler, ibadetler, ameller vardır ki, insanın büyük ecirlere nail olmasını sağlar; öyle kötü davranış ve ameller, suç ve ahlaksızlıklar da vardır ki, insanı büyük çöküşlere götürür.
Bu yüzden tövbe etmek, yeni günahlar işlemenin değil, salih amel ve takva üzere yeni bir hayat geçirmenin miladıdır.
Hayırla geçirilmiş bir geceden günahlardan arınmış bir sabaha uyanmak kadar hayır ve hasenatla geçirilmiş bir akşama varmak ve daha muttaki, daha doğru, daha adil, daha salih şekilde bir günü idrak etmek de önemlidir.
Her tövbe bir bağışlanma dileği olduğu gibi, doğru yola yönelmeye yönelik bir taahhütte bulunmak, bir irade ve kararlılık ortaya koymaktır.
Bu ise bir muhasebe, özeleştiri, sorgulama, pişmanlık ve üzüntü ile başlar. Kalbi pişmanlık, hasbi yöneliş, sadık söz ve sağlam irade…
Allah af ve mağfiret, hayır ve selamet versin.