Rusya’nın; “Rus Dünyası” Projesi, Ukrayna - Rusya savaşı meydana geldiğinden itibaren aktifleşti. Rusya’da kamuoyu resmen “Rus Dünyası” tezini savunmaya başladı. Dünyada yaşayan Ruslar ve Rusça konuşanların hamisi olarak kendini lanse etmeye başlayan Rusya Devleti, kendi kamuoyunun bu tezi sahiplenmesi, kurtarıcı kısmında ise Rusya’nın Devlet politikalarının gerçekleşmesine destek vermesi, uzun sürmedi.
Bu motif üzerinden Ukrayna ile aralarındaki savaş, ciddi boyuta geçti. Bu tez Rusya’nın Baltık ülkelerindeki Ruslar ve Rusça konuşanlarına sahiplenme konumunu pekiştirdi.
Bu tezin; masumane, sadece kendi kültürünü savunmaya alma, ilişkileri pekiştirmeye yönelik bir hamle olmadığını, eski Sovyet Cumhuriyetleri toplumları anlamalı ki, Belarus ve Kazakistan örneğinde, bu gelişmeye sözlü direnişler oldu.
Putin’in eski ekonomi müşaviri Andrey İllarionov’un, “bugünlerde Rusya’nın, eski Sovyet Cumhuriyetlerini geri döndürmesi şart oldu” beyanı ve “bunun karşılığında NATO’dan sadece “bu durumda gelişmelerden rahatsızız” sözleri dışında bir tutum görmeyeceğiz” ifadelerini kullanması ise birazcık gerçeği yansıtmaktadır.
Rusya’da konuşmalarıyla uçlarda dolaşan Liberal Parti Başkanı Jirinovski’nin ise “eski Sovyet Devletleri ile sınırları kaldırmalı ve aynen Avrupa Birliği gibi aynı siyasi ve ekonomik mekâna geçiş yapmalıyız” beyanı da, bu bağlamda ciddi sinyaldir.
Belarus ve Rusya ilişkilerinin şimdiki durumuna baktığımızda ve Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun Rusya’ya yönelik kullandığı cümleleri gözden geçirdiğimizde, bu yeni hamlenin sadece birilerinin siyasi hayali olmadığını anlıyoruz.
Türkiye - Rusya arasında uçak krizi döneminde de yazmıştım. Belarus lideri Lukaşenko, Rusya’da özellikle ordu ve güç merkezlerinde saygıyla anılan biridir. Ayrıca eski Sovyet Cumhuriyetleri içerisinde dost olup, Putin’e kafa tutabilen tek isimdir.
Rusya; Belarus’a sattığı doğalgazın fiyatını Ukrayna olayları sırasında bayağı aşağıya çekmişti. Buna neden olan ise, Lukaşenko’nun bu ortamı iyi kullanıp, Rusya’dan indirim fiyatını alabilmesi idi.
Şimdi Rusya tekrar Belarus’a doğalgaz fiyatlarını yükseltti ve Lukaşenko bu duruma, nerdeyse ulu orta isyan etti. Buna karşılık olarak da Rusya’nın Avrupa’ya giden doğalgaz hattının, Belarus’tan geçen transit bölümüne, Rusya’nın fazla para ödemesi gerektiğini söyledi. Yani bildiğiniz fiyat artışını onayladı.
Ukrayna - Rusya savaşının serüvenine bakarsanız, Rusya’nın doğalgaz üzerinden baskı yapma politikalarına şahit olacaksınız. Ukrayna meselesinde bu anlaşılırdı. Çünkü Rusya’ya göre Ukrayna, Avrupa Birliği’ne entegrasyon ve Nato üyeliğine transfer olursa, Rusya sınırı düşman olan dengeye daha da yaklaşacaktı.
Belarus; Ukrayna meselesinde aynı çatı altında olmalarına rağmen, komşu ülkenin toprak bütününü destekledi. Rusya ile Belarus arasında sınır yok. Sanki aynı devlet modelini geliştirmişler. Dolayısı ile Belarus’un bu tutumu, Rusya için hayal kırıklığı niteliğinde oldu. Lakin Lukaşenko’nun sınır tanımayan sert tutumuna karşılık, Putin üzerine fazla gidemedi.
Şimdi Belarus Devlet Başkanı, Rusya için şunu söylemekte. “Eğer Rusya bizi sömürgesi olarak görüyorsa yanılgıya uğramakta. Bilsin ki, bize sömürge gözüyle bakana, bizim de verecek cevabımız ve gidecek yolumuz vardır.”
Rusya’nın; Belarus’ta hava kuvvetleri üssü kurabilmesine, Lukaşenko’nun cevabı manidardır. “Biz aynı devlet çatısı altında bir isek, buraya hava kuvvetleri üssü neyine lazım Rusya’nın? Biz varız ya! Gerektiğinde biz izin veririz, siz de kullanırsınız elimizdeki üsleri. Yok, eğer burada sessiz bir Sovyet modeli işgal düşünüyorsanız, büyük hata içerisindesiniz. Çünkü biz kimsenin sömürgesi değiliz.”
Belarus örneğinde anlaşılan şu ki; Rusya, eski Sovyet Devletlerini yeniden toparlamayı hedef edindi. Batıdan gelen tehdidi, böyle bir yöntemle engelleyebileceğini düşünmekte! Korkarım ki; ABD’nin dünya üzerindeki sınırsız hâkimiyet iddiası sonucu, Rusya’nın “Sovyet Birliği” planını, hayalden öteye taşımasına ilham kaynağı oluştursun.