Sahadan gelen duyumlar Rejimin resmi haber ajansı SANA tarafından doğrulanınca Afrin denklemi daha da karmaşıklaştı. Buna göre PKK-PYD, Zeytin Dalı Harekatında 1641 teröristini ve gasp ettiği topraklarda 70’den fazla noktanın kontrolünü kaybedince –o da şimdilik- sıkıştığı yerden sıvışabilmek için Esed ile anlaşmıştı.
ABD’nin 100’er dolar verip “hadi benim için ölün” diye sahaya sürdüğü PKK’lıların -bu arada HDP’nin falan- “Rojava devrimi” dediği balon böylece söndü. “Rojava Kürdistan Kantonları” Türkiye’nin kararlılığı karşısında yerle yeksan.
Denklemi değiştirmeye yönelik bu hamleye karşı Türkiye’nin cevabı da gecikmedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye’nin ilkeli ve kararlı tavrını net ifade etti:
“Eğer rejim buraya PKK-YPG'yi temizlemek için girerse problem yok. Eğer buraya YPG'yi korumak için giriyorsa Türkiye'yi ve Türk askerini hiç kimse durduramaz. Bu Afrin için de geçerlidir, Menbiç için de. Fırat'ın doğusu için de."
Türkiye kadar şeffaf, ilkeli ve onurlu tutum alan ikinci bir ülke yok Suriye’de. Buna rağmen sanki Türkiye’nin gizli bir ajandası varmış gibi şüpheli bir durum yaratmaya çalışanlar tam da Suriye’de çirkin emeller için bulunan ve masum insanları bilerek katledenler.
***
Hayata geçme ihtimali ABD’nin sicili nedeniyle hayli düşük olan bir mekanizma sözü bile ortak ve karanlık bir geçmişleri olan Esed’le PKK’yı buluşturuverdi.
Kendi halkına karşı kimyasal silah kullanan Rejimi ile terör örgütü arasındaki ilk kirli ittifak değil elbette bu. Esedgiller PKK’nin daimi hamisidirler.
79’da askeri darbenin hemen öncesinde ilginç ve korunaklı biçimde Türkiye’den kaçıp Suriye’ye Afrin’den giriyor Öcalan. Rejimden daima destek görüyor. Beka Vadisine kamp atmasında, yabancı istihbaratlarla ve bu arada İran ile bağlantı kurmasında, ziyaretçi kabul etmesinde, mobilizasyonunda vesaire, imkanlar sağlıyor. 19 yıl sürüyor bu. Öcalan paketlendikten sonra da oğul Esed’le devam ediyor.
Bu hikayenin tamamında Rusya’nın eli var elbette.
Nitekim Suriye iç savaşında da PKK bölgede hızla örgütlendi. Önce diğer Kürtleri, Arapları, Türkmenleri katletti, baskıladı, sürgün etti. Sonrası malum… DEAŞ simülasyonu ve Suriye’nin kuzeyinin PKK-PYD’ye bahşedilişi.
Rejim “PYD, PKK'nın uzantısıdır” lafını 2016 yazında söyledi ilk defa. O vakte kadar hasmane bir hal gelişmedi aralarında. Zeytin Dalı başlayınca iş değişti.
Salih Müslim’in kursağında Amerikan arpasıyla Rusya’ya serenat yaptığı dönemde PKK-PYD de Esed’e “Gel Türkiye’yi engelle” diye yalvarıyordu.
Beklenen cevap o vakit gelmedi. Astana’da iki güçlü garantör olan Türkiye ve Rusya bağlayıcılığında Esed’in ipi Moskova’nın elindeydi. Türkiye’nin karşısına çıkacak ne gücü ne cesareti olmadığı için YPG’ye en fazla “silahlarınızı bırakıp çıkın Afrin’den” demekle yetindi.
Ama YPG-PKK için Afrin’den sağ çıkmanın başka yolu da yoktu. Yok.
Türkiye o kadar kararlı ve başarılı bir hareket yürütüyor ki ABD gerçek bir telaşla ve yalandan yeni vaatlerle çıkageldi. Bu belirsiz gelişme bile PKK ile Esed’i yeniden muhtaç etti birbirine.
Rusya, Astana sürecinde Türkiye ile işbirliğini sürdürse de Suriye sahasında ve masasındaki gelişmeler nedeniyle tedirgin de. Hele İran, açıkça agresif.
***
Esed’in Afrin’i PYD’den bedavaya geri almasının ardında belli ki bu ABD ile mekanizmanın gerçekleşme ihtimali var. Türkiye için fark etmez. Yeter ki bölge terör pisliğinden temizlensin.
Ama Rejim, güçsüz olduğu için kaybetmedi mi burayı? PKK tamamen çıkacak mı Afrin merkezden? Bunu yapabilecek mi Esed? Afrin’den saldırılar devam ederse Türkiye’ye, bunun hesabını kim verecek? Rusya hava sahasını açık tutacak mı böyle bir durumda? Velev ki ABD ile mekanizma işledi; Astana süreci ne olacak?
Cevapsız sorular. Şu ise net: Türkiye uluslararası hukuka uygun bir harekat yürütüyor Suriye’de. Teröre destek olan da sahada terör örgütü gibi muamele görecektir. PKK’ya yardıma gidiyorsa eğer Esed, PKK’lılarla aynı çukura gömülecek demektir.