Hollanda II. Dünya savaşının başında Nazilerce işgal edilmişti. Ancak Hollandalılar bu işgali pek bir benimsedi. Öyle ki Naziler Hollandalılardan özel birlikler oluşturdu, onları silahlandırıp cepheye bile sürdü. Savaşın bitiminde tam 100 bin Hollandalı Nazilere yataklık etmek suçundan yargılandı. Bu 100 bin kişinin 85 bini Ulusal Sosyalist Parti'nin üyesi, yani Hollanda NAZİ Partisinin has evladıydı!!
Hollanda'da siyasal faşizm evrildi, devrildi ve sonunda 2005 yılında Özgürlük Partisiadı altında ortaya çıktı! Parti 2010 seçimlerinde oyların yüzde 15.6'sını alarak ülkenin en büyük partisi oldu. Özgürlük Partisi PVV, hükümeti sözüm ona dışarıdan desteklemekle başladı işe; al takke ver küllah derken hükümeti ele geçirdi. Bugün faşistler olmaksızın hükümet kurmak artık mümkün değil. Zaten partinin başkanı da başbakanlık koltuğunda oturuyor.
Yıllar yılı dışlanan ve aşağılanan faşistler artık el üstünde tutuluyor. PVV yanlısı 10 bin polis işe alındı bir yıl içinde. Bunlar sokağa salındı "İslam ve İslamcıların bozacağı (?) kamu düzenini korumak" amacıyla ellerinde uzun ince lastik coplarla, ağır silahlarla donatılmış olarak ve at sırtında, şiddetin en hasını yabancılara, göçmenlere sergilemeye başladı. Tıpkı NAZİ'ler gibi seçim öncesi söz verdiklerini unuttu, işçi haklarına kısıtlamalar getirmekten, emekli yaşını 65'de tutacağına söz vermesine rağmen 67'ye çıkarmaya, büyük şirketleri kollamaya yönelik yasalar çıkarmaya kadar bütün tükürdüklerini yaladı! Kısacası, Almanya, Hollanda, Avusturya, Belçika başta olmak üzere, Özgürlüğün ve Çağdaşlığın Beşiği olarak kendi reklamını yapagelen Avrupa'nın caddelerinde, faşistlerin kol kola ve kaz adımlarla yürüyeceği günlere az kaldı! Kısacası 74 yıl önce Almanya'da Yahudi karşıtlığını dile getirerek oy toplayan NAZİ'lerin uzantıları bu gün İslam düşmanlığını dillerinden düşürmeyerek seçimlerde oyları devşirme peşinde!
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanının uçağına iniş izni vermeyen, bir başka bakanınıysa polis denetiminde ülkeden çıkaran PVV Genel Başkanı ve Başbakan Geert Wilders, 15 Mart'ta yapılacak seçimlerde birinci parti çıkabilmek için, bir İslam ülkesi olarak nitelendirdiği Türkiye'nin iki bakanına, tarih boyunca eşi az görülmüş bir saygısızlık ve terbiyesizlik örneği sergilemekte.
DEAŞ ve El Kaide gibi İslam'la ilgisi olmayan şiddet üreten ve kanla beslenen örgütlerin korkusundan ne yapacağını şaşıran sokakta ki Avrupalı için bu gün faşizm güvenli bir liman! Bu korkuyu sömürecek Wilders gibi soytarılar oldukça, faşizm daha çok yol alır.
Türkiye Cumhuriyeti elbette Hollanda'ya gerekli cevabı verecek, yaptırımlar uygulayacaktır. Referandum bahanedir amaç İslam üzerinden oy avcılığı yapmaktır elbet. Yani, referandum bahane oy avcılığı şahane!!