Psikiyatri / psikoloji geleneğinin en önemli ekollerinden biri olan “bilişsel ekol”, doğru düşünmenin ruh sağlığımız için önemine vurgu yapar. İnsanların düşünme hataları yapmaya eğilimli olduğunu, bu düşünme hatalarının farkına varıp düzeltmenin ruhsal rahatsızlıkların iyileşmesinde merkezi rolü olduğunu söyler.
Kanaatimce bilişsel terapi geleneğinde vurgu yapılan bu bilişsel hataların halkın geneline yayılıp, gündelik bilgi gibi kullanılması halk sağlığı açısından koruyucu etki gösterir. Psikolojik sıkıntısı olmayan kişilerin de bu düşünme hatalarını öğrenmesinin insan niteliğimizi arttıracağını düşünüyorum. Bu sebeple, bu düşünce hatalarını geliştirmeye çalıştığım “Genç İnsanın 8 Sorumluluğu” programın içine yerleştirmeye karar verdim.
Bilişsel terapiler ekolu tarafından geliştirilen en sık 11 düşünme hatasını, bilişsel terapiler konusunda çalışan sevgili dostum Hakan Türkçapar’ın “Bilişsel Terapi: Temel İlkeler ve Uygulama” adlı kitabından faydalanarak sizler için özetleyeceğim.
11 düşünce hatası
1- Keyfi çıkarsama: Kanıt olmaksızın bir sonuca atlamayı gösterir. Örneğin, kendisi hakkında söylenen olumlu ve destekleyici sözleri kişinin kendisiyle ilgilenmesi olarak algılamayıp “bana acıdığı için bunları söyledi” şeklinde düşünme.
2- Seçici soyutlama: Olup bitenin tümünü görmek yerine, içinden bir parçayı olarak onu ön plana çıkarmadır. Örneğin, konuşması genel olarak beğenilen kişinin, bir kişi tarafından yapılan eleştiriyi esas alıp kendini başarısız olduğunu düşünmesi.
3- Aşırı genelleme: Bir yaşantıdan edindiği izlenimi kural haline getirecek kadar büyütmeyi gösterir. Örneğin eşi tarafından aldatılan bir kadının “bütün eşler aldatır” düşüncesine inanması.
4- Büyütme ve küçültme: Olumsuz olanı büyütme, olumlu olanı küçültme eğilimini gösterir. Örneğin bir öğrencinin başarısını değerlendirirken düşük ders notunu aşırı önemserken, yüksek ders notlarını görmezden gelmesi.
5- İkili (Ya hep ya hiç) düşünme: Olup bitenleri siyah beyaz şeklinde görmeyi gösterir. Örneğin, “mükemmel değilsem başarısızım” demek.
6- Kişiselleştirme: Yaşanan olay kişi ile az ilgisi olmasına rağmen, kendisine yönelik gibi algılama. Örneğin, çocuğu kötü not alan bir annenin “ben kötü bir anneyim” sonucuna ulaşması.
7- Felaketleştirme: Olması muhtemel diğer sonuçları hesaba katmaksızın geleceği hep olumsuz olarak öngörmeyi, pireyi deve yapmayı gösterir. Örneğin, biraz heyecanlı birinin “topluluğa konuşurken dilinin tutulacağını” düşünmesi.
8- Olmalı ifadeleri: -meli, -malı düşünce tarzı adı da verilen bu düşünme biçiminde kişinin kendisinin ve başkalarının nasıl davranması ve dünyanın nasıl olması gerektiği konusunda katı kuralların olmasını gösterir. Örneğin, “herkesi memnun etmeliyim” diye düşünme.
9- Zihin okuma: Diğer insanların ne düşündüğünü bildiğimize ve onların da bizim ne düşündüğümüzü bildiklerine/bilmeleri gerektiğine inanmayı gösterir. Örneğin, biz konuşurken esneyen birine “sıkıldı, ben onu sıktım” diye düşünmek.
10- Duygudan sonuca ulaşma: Tersine kanıtlar olmasına rağmen bunları yok sayarak ya da ihmal ederek hislerin doğruluğuna inanmayı gösterir. Örneğin, “korktuğuma göre tehlikeli bir durum var” diye düşünmek.
11- Etiketleme: Kişinin gerçekçi değerlendirmeler yapmak yerine kendisi ve başkalarını etiketlemesini gösterir. Örneğin, bir işte başarısız olan birinin “ben beceriksizin biriyim” diye düşünmesi.