Toplumların insan gücünün niteliği o toplumun gücünün göstergelerinden biri. Bu sebeple devletler insanlarının niteliklerini arttırmak için sosyal politikalar geliştirmeye çalışır. Örneğin devletler ülkede yabancı dil bilen insan sayısını arttırmaya veya teknik eleman kapasitesini arttırmaya çalışırlar.
İnsan gücünü arttırmanın bir parçası dil bilme, bilgisayar teknolojilerini kullanma, sanayide üretim yapabilecek kapasite kazanma gibi teknik nitelikler iken; diğer bir parça ise insanların psikolojik gelişimini ve dayanıklılıklarını arttırmak, sosyal becerilerini geliştirmektir.
Topluma yayılması gereken eğitimler
Toplumun psikolojik gelişimini / dayanıklılığını ve sosyal becerilerini geliştirme, bir dizi atölye yoluyla yapılabilir. Örneğin anne babalık eğitimleri, eşleşme süreçlerinin niteliklerini arttıran eğitimler, evlilik geliştirme eğitimleri, ailelerin sosyal medya kullanım eğitimleri, öfke kontrolü eğitimleri, beslenme eğitimleri, uyku hijyeni eğitimleri, nefes alma ve gevşeme egzersizleri eğitimleri, sosyal becerileri arttırma eğitimleri vb. eğitimler atölye tarzında yapılıp, topluma yayılabilir.
Eğitimlerin aktörleri
Bu türden eğitimler devlet mekanizmaları, sivil toplum kuruluşları veya profesyonel girişimciler tarafından verilebilir. Aslında bu aktörlerin eş zamanlı olarak sahada olması gerekir. Çünkü her bir mekanizma farklı bir sosyal katmana daha kolay ulaşabilir. Türkiye’de sosyal gruplar arasında ayrışma olduğu bir gerçek. Bir topluluğun ürettiği bir eğitim belirli bir toplumsal gruba daha kolay ulaşırken başka bir toplumsal gruba ulaşamayabilir. Bu sebeple de farklı aktörler eş zamanlı eğitimler yapmalı.
Eğitimlerin önündeki engeller
Türkiye’de bahsettiğim eğitimlerin aslında küçük çaplı örnekleri daha önce başlatılmış. Halen bir kısmı devam da ediyor. Ama bahsettiğim eğitim programlarından herhangi birisi yıllardır devam edip, toplumun geniş kesimlerinin haberdar olduğu ve toplumsal katmanlara etkili bir şekilde yayılacak boyutlara gelemedi.
Bu durumun çok sayıda nedeni var. En önemli nedeni programların uzun süreli proje olarak ele alınmaması. Kısa süreli çabalar kalıcı olmaya yetmiyor. Devlet mekanizmalarının bu eğitimleri sosyal politikaları içine almaması da diğer bir etken. Çünkü devlet mekanizmalarının sosyal politikalarıyla tarif edilen ve desteklenen eğitimlerin kalıcı olma ve yaygınlaşma imkanları daha fazla. Bu eğitimleri dert eden ve kapasiteye sahip yeterli sivil toplum kuruluşu olmaması da diğer bir neden. Önemli nedenlerden biri de bu türden eğitimlerin kişilere ve ailelere yardımcı olabileceğine dair farkındalığın az olması. Birçok kişi atölye tarzı eğitim deneyimine sahip değil. Bu sebeple eğitimler topluma sunulsa bile kabulü ve yaygınlaşması kolay olmuyor. Tüm bu nedenler bir araya geldiğinde atölye tarzı psikolojik sağlığı geliştirici eğitimler kalıcı hale gelmiyor.
Sonuç olarak; insan gücümüzü arttırmanın yollarından biri psikolojik ve sosyal iyiliği arttırıcı atölye tarzı eğitimlerdir. Bütün zorluklarına rağmen bu alandaki eğitimleri süreklilik içinde yapabilmenin ve topluma yaymanın yollarını bulmak zorundayız.