Önceki hafta TRT Haber’de yayınlanan Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Turhan Nejat Veziroğlu ile yapılmış bir belgesel-röportajı konu etmiştim.
Uzun yıllardır çalışmalarını ABD’de sürdüren Prof. Veziroğlu, Arjantin’den gelen bir konuşma daveti üzerine, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın kendisini arayarak, “Arjantin, Falkland Savaşı’nda gerilen ilişkilerden sonra ilk kez bir Amerikalı’yı davet ediyor. Sizi orada büyükelçiliğimiz ağırlasın” teklifine, gözleri dolarak “Ama ben Amerikalı değilim ki, Türk’üm” cevabı verdiğini anlatıyordu.
Hoca’dan bir e-posta aldım.
“95 yaşında ve hala Türkiye için kafa yoruyor” demiştim; bunu teyit etti.
Bu kez Çin’in başlattığı Batı’ya uzanacak ‘Demir İpekyolu’ olarak da bilinen ‘Kuşak/Yol’ projesine ilişkin bir rapor ve öneriler hazırlamış.
Raporu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet üyelerine de göndermiş.
***
Prof. Veziroğlu, Asya’yı doğudan batıya kat edecek bu yeni ticaret yolunun, Afrika ve Avrupa pazarlarına açılacağı coğrafi, ekonomik ve güvenlik anlamında en uygun yerin Türkiye olduğuna işaret ediyor.
Türkiye dahil 163 ülkenin katıldığı bu projeden Türkiye’nin ‘dağıtım noktası’ olarak büyük yarar sağlayacağını anlatan Veziroğlu, bu amaçla Hatay-Adana arasında İskenderun merkezli ve Hollanda Rotterdam limanı büyüklüğünde bir İpekyolu Limanı, bir Akdeniz Tersanesi, balıkçılık, hayvancılık ve tarım işleme kompleksleri yapılmasını öneriyor.
Bu yatırımların Demir İpekyolu projesine en büyük katkıyı sağlayacağını vurgulayan Veziroğlu, Çin’in bu amaçla kurduğu yatırım bankasından finansman sağlanabileceğine de işaret ediyor. Veziroğlu, yine Çin ağırlıklı uluslararası finansla madencilik, demiryolu ve enerji alanında dev yatırımların Türkiye’de yapılmasının da sağlanabileceğini belirtiyor.
Prof. Veziroğlu, bu süreçte, hayatını adadığı hidrojen enerjisi alanında da Türkiye’nin öncülük edebileceğini, Mersin ve Sinop nükleer santrallerinin yanına bir de hidrojen elektroliz tesisi kurulmasını da öneriyor. Veziroğlu, 2050’lerden itibaren dünyada mazot ve benzinin kullanımdan kalkacağını, araçlarda elektrik ve hidrojen enerjisine geçileceğini öngörüyor.
Uluslararası ticarette de Türkiye’nin euro kullanmasını öneren Veziroğlu, bütün bunlara yönelik adım atılması halinde, ihracatın 4’e katlanacağını, ticaret açığının kapanacağını ve TL’nin gerçek değerine kavuşacağını belirtiyor.
***
Dün, üç bölüm halinde yayınladığım yazının sonunda, ‘İran sorunu’nun çözümü için ABD’nin ne Neo-Con’ları, ne de Demokratlar’ının formülünün fırsat yaratmayacağını, bunun için Avrupa ve Türkiye’nin ‘destekçi’ değil ‘karar mekanizmasına katılımcı’ olması gerektiğini; hatta İran’ın Hazar komşularından bağımsız bir çözüm bulunamayacağını vurgulamıştım.
Demir İpekyolu da tam buralardan geçiyor ve Avrupa’ya ulaşıyor.
Avrupa’nın başat ülkeleri İngiltere ve Almanya da bu projeyi destekliyor.
O halde yeni ticaret yolunun geçiş güzergahında ‘güvenlik ve istikrar’ sağlayacak bir başka proje gerekiyor.
Bunun için de önce Avrupa’nın ABD ve dolar bağımlılığından ‘özgürleşmesi’, Türkiye ile birlikte yeni bir Rusya, İran ilişkisi başlatması gerekiyor.
Şu sorular meşrudur:
ABD’de bugün iktidarda olan egemen gücün bunu önlemek için pek çok yolu deneyeceği tahmin edilebilir. Bu, süreli de olsa bir kaos döneminin de habercisi değil mi?
Bu süreç aşılsa bile; ABD yerine dev bir Çin egemenliği, hatta bir Çin-Rus egemenliği oluşmamasının garantisi nedir?
Bu soruların cevabı, yeni uluslararası ittifaklar, kurumlar, dengeler ve ‘yeni bir uluslararası sistem’ anlamına geliyor.
Dünya milletlerinin deneyimi, bunu ‘savaşsız’ sağlamaya imkan veriyor.
Ama ‘ihtimal’ var mı?
Dileyelim ve çaba gösterelim.
Dünya 5’ten büyük…