15 Temmuz, FETÖ-PKK ilişkisini açıkça ortaya koydu aslında. PKK/YPG teröristleri adeta darbeye zaman tanımak üzere eylemlerini durdurdu ve sınır hattımız boyunca teyakkuzda bekledi. Darbe girişimi başarılı olsaydı bugün hemen hepsi tutuklu olan FETÖ'cü komutanlar, o güne kadar eylemlerine göz yumdukları PKK/YPG unsurlarını belki de ülkeye buyur edecekti.
Hala yeterince idrak etmiş değiliz bence FETÖ'yü etkisiz hale getirmemizin ABD'yi ne kadar öfkelendirdiğini.
Sivilleri katlettiğinde, okulları, hastaneleri bombalandığında bile elini yıkayıp temizlenebilen bir süper gücün halihazırda bileğini bükmüş durumdayız. FETÖ'sünü tasfiye ettik, PKK'sını ülke içinde nefes alamaz hale getirdik, Afrin'de de süpürüyoruz.
Şayet Türkiye FETÖ'yü tasfiye edememiş olsaydı, yani yargıda, TSK'da, emniyette, medyada FETÖ'nün hakimiyeti eskisi gibi devam etseydi tüm bu sürecin ABD için ne kadar kolay olacağını bir düşünün.
***
Peki FETÖ ve PKK ilişkisi nasıl kuruldu? Hiç zor olmadığını tahmin edebilirsiniz. Sözde Marksist bir örgüt olan PKK'nın ABD'nin beslemesine dönüşmesi ne kadar kolay olduysa çözüm sürecini sabote edecek kadar Kürt düşmanı bir örgüt olan FETÖ'nün PKK ile işbirliği yapması da o kadar kolay oldu.
Zaten öteden beri PKK ve FETÖ uyuşturucu işinde gizli bir ortaklık içindeydi. Zaman zaman yakıldığı iddia edilen esrar tarlalarının hasadını bazen PKK bazen de FETÖ kaldırırdı.
Ama örgüt üyeleri arasında bilinen ilk temas FETÖ'nün AK Parti ve Erdoğan'dan kurtulmak gerektiğini düşünmeye başlamasıyla kuruldu.
Abant Platformu gibi o dönem için meşru gözüken çatılar altında bir araya geldiler ilk. Görüşmeler sıklaştı sonra. Sırrı Süreyya Önder ve Ekrem Dumanlı görüşmesi gerçekleşti, Abdullah Öcalan'ın bilgisi ve koordinasyonuyla tabii.
Amaç birliği yavaş yavaş söylemlere de yansımaya başladı. Bahoz Erdal’ın açıklamalarından rahatsız olan Öcalan "Dikkat edilmesi lazım. Aslında bu dönemde herkesin birbirine karşı kullanacağı dil ve üsluba dikkat etmesi gerekir. Cemaat’le ilgili şeye gelince, o dedikleri gibi değildir. Biz kendilerine Ortadoğu’da demokratik ittifak bile teklif ettik, değil mi? Öyle düşmanlığımız falan olmaz. Söyleyin, Gülen’i en iyi anlayacak olan yine benim" dedi.
"Ortadoğu'da demokratik ittifak" sözünün altını ayrıca çizmek gerekir. Bu FETÖ'nün nasıl bir güce, etkinliğe ve nüfuza sahip olduğunun devletten çok önce PKK tarafından bilindiğini gösteriyor. Ayrıca "Rojova devrimi" denilen hikayenin FETÖ ile işbirliğine bağlandığını da gösteriyor.
***
PKK, Amerika'nın FETÖ ile iş tuttuğunu net olarak biliyordu. 17-25 Aralık'ta gerçekleşecek kumpastan da haberdardı. 15 Temmuz darbe girişiminden de.
Ekrem Dumanlı'nın Diyarbakır'da Gülten Kışanak ile yaptığı gizli görüşme FETÖ-HDP-PKK işbirliğinin kamuoyuna yansıyan ipuçlarından biri oldu.
Zaten 17-25 Aralık sonrası süreçte PKK'nın büyükbaş teröristleri açıktan "Düşmanımızın düşmanı dostumuzdur" mesajları vermeye ve FETÖ elebaşı ile işbirliği yapacaklarını söylemeye başlamıştı.
FETÖ'nün örgüt evlerinden saklanan PKK'lılardan tutun da TSK ve emniyet içindeki FETÖ yapılanmasının yol açtığı istihbarat zaafına ve bu sayede PKK'nın çok kanlı eylemler yapabilmesine kadar pek çok ortak ihanet eylemiyle karşılaştık.
FETÖ sayesinde HDP'li belediyeler PKK'ya lojistik sağladı, PKK da bu sayede sivil yerleşim alanlarını terör mevzisine dönüştürdü.
***
Türkiye, sınırları içindeki FETÖ ve PKK tehdidini elimine etti. Ama şunu biliyor, sınırları dışından gelen tehdidi yok etmedikçe sorunu tümden çözebilmiş olmayacak.
PKK'nın ortaya çıkışında, sosyolojik taban kazanmasında ve silahlı unsur olarak bu denli güçlenmesinde ABD'nin ve Türkiye'deki kolu FETÖ'nün etkisi olduğu muhakkak.
Suriye vasatının PKK'ya devlet kurma noktasına getirilmesinin altında da esasen ABD'nin "Bu işi nasılsa FETÖ ile yaparım" düşüncesi yatıyor.
Ama artık ABD'nin bu kirli amacını kamufle edecek bir FETÖ'sü yok Türkiye'de.
Bu yüzden de mızrak çuvala sığmıyor ve ABD terör destekçisi bir ülke olarak marjinalleşiyor.