AK Parti Hakkari Milletvekili adayı Ahmet Budak, Şemdinli’de evinin önünde şehit edildi.
AK Parti Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Muştu evinde şehit edildi.
AK Parti Dicle İlçe Başkanı Deryan Aktert işyerinde suikaste kurban gitti, şehit oldu.
Terör örgütü PKK açıktan siyasi cinayetlere başladı ve AK Partilileri hedef alan hunhar saldırılar gerçekleştiriyor.
Bir yanda çocuklarının gözü önünde siyasetçilerin alçakça şehit edilmesine şahit oluyoruz, diğer yanda 5 ton gibi akıl almaz büyüklükte bombalarla şehirlerin hedef alındığını görüyoruz.
Bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür?
PKK’nın şehir halkını ve siyasetçileri katledecek eylemler yapması nasıl bir ruh halidir, ne gibi bir amaca dayanmaktadır, nereye varmaya çalışmaktadır?
PKK bu tür saldırılarla AK Parti’nin gözünü korkutabilir veya devleti dize getirebilir mi?
PKK, devleti terör saldırılarıyla yenemeyeceğini ve dize getiremeyeceğini bilir, en azından 40 yıllık tarihinde uğradığı hezimetlerle bunu öğrenmiştir. Bölücü örgüt, buna rağmen gerçekleştirdiği eylemlerle ne yapmaya çalışıyor?
Cemil Meriç’in dediği gibi “şiddetin ve cana kıymanın amacı ne maddi kazançtır, ne de hücuma uğrayan kimseleri yıldırmak. Amaç, toplumun veya hükümetin dikkatini geniş ölçüde bir çatışmanın kaçınılmaz olduğuna çekmektir. Terör, doğrudan doğruya hedef aldığı çevrelerin dışında geniş bir tepki uyandırmazsa, sosyal çatışma alanında etkili bir silah olamaz”. Yani teröristler devleti yıldıramayacağını bilir ama toplumun önüne bir kaos ve karmaşa görüntüsü koyarak sıradan insanları etkilemeyi, devleti de dolaylı olarak etki altına almayı amaçlar.
Buna karşı yapılması gereken terörün oluşturduğu gündemin esiri olmamak, terörün sürüklemeye çalıştığı korku ve yılgınlık sarmalına sürüklenmemek, sabır ve sağduyu ile mücadeleyi sürdürmektir.
Yani terör örgütleri ‘kazanma ümidi’ olduğu için bu işleri yapmazlar, tam tersine hedefe koyduklarında kaybetme hissi uyandırmaya çalışırlar.
Sinirleri her zaman sağlam olması gereken devlet ise bu tür şantajvari hamlelere boyun eğerek hareket etmez.
PKK’nın asıl etki gücü terör eylemlerinin halkı korkutmasından gelmez. Eskiden halktan kimilerinin ona destek çıkacak bir yaklaşıma sahip olmasından gelirdi. İşte şu anda kırılan ve örgütü paniğe sevk eden bu yaklaşımın çökmesi, yani bölge halkının örgüte tepki göstermeye başlamasıdır.
PKK artık halkı etkileyecek bir motivasyon kaynağı bulamıyor. Oyunu tersine çevirmek için attığı her adım ise ters tepiyor, daha çok alerji üretiyor, yani örgüt çırpındıkça batıyor.
PKK sadece kendisini batırmıyor, bu vahşi ve alçak saldırılar sonrasında çektiği tepkiyle siyasi uzantılarını da batırıyor.
HDP ise çıkıp da ne insanlık dışı katliamlara tepki gösterebiliyor, ne de siyasi alandaki cinayetlere karşı tavır takınabiliyor.
HDP’nin hali, örgütün kanlı eylemleriyle siyasi rakiplerinin ekarte edilmeye çalışıldığı bir acizlik ve fırsatçılık hali.
PKK, 15 Temmuz’dan sonra giriştiği eylemlerle darbeci küresel güçlerin oyuncağı olduğunu gösterdi.
Bölge halkı terör örgütünün kirli bir oyunda kullanılan adi bir maşa olduğunu daha iyi anlamaya başladı. Yediği darbelerle hırçınlaşan örgüt intihar saldırılarıyla dikkat çekmeye ve can yakmaya çalışıyor. Ama olan çok açık PKK intihar ediyor...
Kaybetmenin ve tükenişin sonucu budur: İntihar...