Bayramın ilk günü henüz çocuk yaştaki oğlunun gözleri önünde Ahmet Budak kardeşimizi şehit ettiler.
“AKP’liler hedefimiz” mesajı vermek istediler.
Bayramlarını böyle kutladılar.
PKK’nın kapatılan gazetesinin yerine açılan gazetesi de bu cinayeti “AKP’liler hedefimiz” tehdidiyle manşetine taşıdı.
Şimdi bu gazete kapatılırsa tıpkı önceki gazete kapatıldığında olduğu gibi CHP’liler ve malum eski Türkiye koalisyonunu oluşturan unsurlar ayağa kalkacaklar!
Yazıklar olsun!
HDP’den tek bir kınama yok.
Çünkü öldüren katiller ile HDP’li siyasetçiler aynı örgütün elemanı.
Birine öldürme emri veriliyor, ötekisine siyaset yapma...
HDP’nin yaptığı siyaset, demokratik ve yasal bir siyaset değil!
HDP sadece ve yalnızca terörün siyasetini yapıyor.
HDP ölümün bizatihi kendisine karşı değil.
Bakmayın siz sözde bu dediklerine, gerçekte HDP öldürenin kimliği ile ölenin kimliği üzerinden ayrımcı bir anlayışla hareket eden bir paravan siyaset kurumu...
Kürtlüğü de sahici değil, barışseverliği de, demokratlığı da...
Kürtlüğü sahici değil, çünkü kendinden olmayan her Kürdü öldürülmesi gereken bir zararlı unsur olarak görüyor...
Barışseverliği ve demokratlığı ise konuşulmaya değmez bile...
Hâlâ HDP’yi muhatap alınması gereken bir yasal siyasal parti olarak görenlere, hâlâ “AKP’liler hedefimiz” tehdidini manşetten veren bir terör/şiddet aparatını “gazete” olarak kabul edenlere yazıklar olsun diyorum!
***
PKK’nın olay planı belli.
Terörü tırmandırarak tekrar eski çözüm sürecine dönüşü sağlamak.
Terörü daha da tırmandıracaklar.
Çünkü halk desteğini kaybettiler.
Kürtlerin kahir ekseriyeti veya makul çoğunluğu artık PKK’yı uluslararası ve bölgesel güçlerin kullandığı bir taşeron örgüt olarak görüyor.
PKK’nın ABD bayrağı altında sürdürdüğü savaşın bir “vekalet savaşı” olduğunu gören Kürtler bu yüzden tepkilerini destek vermeyerek koyuyorlar.
Öyle olmasaydı belediyelere kayyum atandığında kızılca kıyamet kopardı.
Ama hiçbir şey olmadı.
Tersine halk memnun oldu.
PKK “barış masası”na kendisini kullanan o malum gücün talimatı doğrultusunda oturmak istiyor.
Bunun tek yolunun da terörü tırmandırmaktan geçtiğini sanıyor.
Terörü tırmandırırsam halk bir an önce çözüm olsun diye hükümeti sıkıştırır hesabı yapıyor.
Oysa fena halde yanılıyor.
Çünkü dengeler tamamen değişmiş durumda.
Bölgede Kürtlerin büyük bir çoğunluğu gönülden desteğini çekmiş durumda.
Hâlâ bir korku yok değil.
Korkudan destekçi gibi görünenler de aslında PKK’nın gerçek yüzünü görmüş durumdalar.
O yüzden PKK “korku hali”nin iki nedenle sürmesini sağlayan eylemler koyuyor. Bir, kendisine destek vermeyen halkı sindirmek. İki, kendisinden kaçabilecek unsurları zapt u rapt altına almak.
PKK’nın terör eylemleri dolayısıyla kendi hükümetini “illa da çözüm!” diye sıkıştıracak bir Türkiye toplumu da yok artık.
O eski Türkiye’de kaldı.
15 Temmuz’la birlikte herşeyin farkında olan bir halk var.
FETÖ ile PKK’nın aynı “üst aklın” emrinde olduğunu artık kesinlikle fark eden bir halk var.
Bu yüzden her ikisinin kökünün kazınmasını isteyen bir halk gerçekliği karşısında PKK’nın eski oyun planının hiçbir kıymet-i harbiyesi yok.
Kandil eski tarz çözüm sürecini tekrar devreye sokabilirse hem kendinden kaçan Kürtleri tutabileceğine, hem de bölgenin sahibi olabileceğine inanıyor.
Kendine de HDP’ye de rahat bir soluk aldırmayı hesaplıyor.
***
Bunun için devreye Öcalan sokulmak isteniyor tekrar.
Oyun planı belli.
Terör tırmandırılacak tıpkı geçmişte olduğu gibi.
Sonra Öcalan devreye girecek.
“Bana bir şans tanırsanız ben bu sorunu çözerim!” repliği devreye sokulacak.
Oyun aynı oyun.
Öcalan tekrar başrolde.
Bayram ziyareti dolayısıyla kardeşi üzerinden Öcalan’ın verdiği mesaj, Kandil’in oyun planının bir gereği.
Kim ki “Öcalan barış istiyor, Kandil çözümü sabote ediyor!” diyorsa doğru demiyor.
Çünkü hendek oyunlarının da, Suriye’nin kuzeyindeki oyunun da bizzat kurucu aktörü Öcalan’dır.
HDP’ye biçilen rol ise figüranlık.
Bölgenin kaybına ve ülkenin mahvına sebebiyet verecek bu oyun planına dikkat!