İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır temaslarını ve PKK’ya “kucak açan” beyanatlarını yadırgıyoruz.
Bunu yadırgamayalım...
Şunu yadırgayalım:
İmamoğlu, eleştiriler üzerine, Diyarbakır ziyaretinin “planlı” olmadığını söylemişti... “Geçerken” uğramış... Nereden nereye geçiyordu da, “ayakaltı” olan Diyarbakır’a uğramak zorunda kaldı?
Hem, İstanbul’u bırakıp nerelere kayboluyor?
Sel felaketinde Bodrum’daydı. Ertesi gün “lütfen” İstanbul’a uğrayıp “görüntü” verdikten sonra tekrar Bodrum’a kaçtı. Ama HDP’lilere koşup onları “kucaklamayı” ihmal etmiyor.
Peki, Kemal Kılıçdaroğlu bu işe ne diyor?
İmamoğlu’nun “genel başkan” edasıyla yaptığı yurt ziyaretlerini nasıl yorumluyor?
Hatırladığımız kadarıyla, “haddini aşan” belediye başkanları için bir beyanat vermişti, “herkes kendi işine baksın” demişti. İmamoğlu’nun haddini aşan “davranışları” için bir tedbir düşünüyor mu?
İmamoğlu “korsan” Diyarbakır ziyaretiyle bir dileği ya da temenniyi ihya etmiş oldu.
Hani, Kandil’deki terörist başı Mustafa Karasu’nun biricik rüyasıydı... Şöyle diyordu: “Demokrasi bloku kurulmalı, CHP de bunun bir parçası olmalıdır.”
Bunu ne zaman söylüyordu?
15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 5 ay önce.
Zikredilen “demokrasi blokunu” (!) Fetullahçı teröristler kuracaktı ama “millet”e tosladılar.
Karasu’nun da içinde ukde kaldı.
Bu “blok” mutlaka kurulmalıydı.
Kuruldu.
Üç yıl gecikmeyle de olsa kuruldu.
Hem de farklı refiklerle ve “paydaşlarla...”
Fakat bu blokta HDP sütre gerisinde duruyor. CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin tabelaları var ama HDP’nin tabelası yok.
Niye mi?
Mustafa Karasu diyor ki, “Metropollerde HDP tabelasının görülmesi şart değil... Maksat cumhur ittifakına kaybettirmekse, CHP’nin de içinde yer aldığı blok desteklenmelidir.”
Karasu, işlev yüklediği CHP’den son derece memnun...
Bu memnuniyetini de şu ifadelerle dile getiriyor: “HDP, sadece Kürtlerin içinde yer aldığı parti değildir. Kürtlerin metropollerdeki ve Türkiye’deki temel dostları ve müttefikleri sol demokrat güçlerdir. Bunların her zaman yerelde CHP ile belli bir ilişkileri vardır. Daha doğrusu CHP’nin yerel dinamiklerinin sol demokratik güçlerle ilişkilenmeleri söz konusudur.”
Biraz karışık bir açıklama gibi duruyor ama terörist başı Mustafa Karasu’nun söylediği şey çok net: “Bizim müttefikimiz, her zaman ve her şeye rağmen, CHP’dir...”
Karasu’nun açıklamasını müteakip, bir açıklama da HDP Muğla İl Başkanı Yılmaz Yüksel’den geldi.
HDP, Muğla’da aday göstermeyecekmiş. Nitekim göstermediler.
Maksat kazanmak değil, AK Parti ve MHP’ye kaybettirmekmiş.
Hangi partiyi destekleyeceklerini ise genel merkez belirleyecekmiş.
Sizce yerel seçimde hangi partiyi desteklediler?
Daha doğrusu, HDP genel merkezi Kandil’e sormadan karar almış mı, alabilmiş mi ki, CHP’den başka bir partiye destek versinler?
Mustafa Karasu açıkça ilan etmişti: “CHP’yi destekleyeceğiz.”
HDP politikalarının Kandil’den belirlendiği Karasu tarafından da itiraf edildiğine göre, Kemal Kılıçdaroğlu bu “ittifak resmi”ni nasıl açıklayacak?
Hadi Kılıçdaroğlu’nun pişkin bir tarafı var; şeytanla işbirliğini bile tevil edebilir.
CHP’nin yurtsever seçmenleri bu ittifakı nasıl açıklayacak?