PKK’nın İran kolu olarak bilinen PEJAK, Hakkari sınırına yakın bir bölgede İran güvenlik güçlerine saldırdı, çıkan çatışma sonrasında biri binbaşı diğeri asteğmen olmak üzere iki İran askeri öldü.
Türkiye’de PKK ile mücadele devam ettiği için, örgütün saldırılarda bulunması ve askerlere ateş açması, ne yazık ki şaşırtıcı bir olay olarak görülmüyor. Ancak İran’da durum farklı; zira bu saldırı uzun zamandır devam eden çatışmasızlık durumunun bittiğine işaret ediyor.
İran’ın bu saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tutması, söz konusu çatışmasızlık durumunun sonlanmasını da Türkiye’nin sağladığını ima ediyor. Türkiye PKK ya da PEJAK’a bu denli etki edebiliyor olsaydı, herhalde önce kendi topraklarında eylem yapmamasını sağlayabilirdi.
Türkiye’nin suçlanması, iki nedene dayanabilir. Bunlardan biri, saldırının bizzat Türkiye tarafından organize edildiğine, bu yolla PKK’ya yeni adresin de yine Türkiye tarafından gösterildiğine işaret eder. Türkiye’nin PKK’ya adres gösterme kapasitesi mevcutsa, bunu başka bir ülke marifetiyle bile öğrenmek iyi olabilirdi; ancak pek inandırıcı bir iddia gibi gözükmüyor.
İkinci neden ise Türkiye’yi aşan başka ilişkilere işaret ediyor.
Trump söylemişti
Trump’ın Ortadoğu gezisini hatırlayalım. Bir dizi magazinel veriyi bir yana koyup, ziyaretleri sırasında öze yönelik neler söylediğine bakalım. ABD’nin yeni politikası çok açık olarak geleneksel müttefikleri Suudi Arabistan ve İsrail, hatta Mısır ile ilişkileri daha da geliştirmek ve İran’ı yeniden “öteki” olarak ilan etmek üzerine oturuyor.
ABD, İran’ı ne kadar “öteki” olarak ilan ederse, Suudiler ne kadar askeri kapasitelerini artırırlarsa, İsrail ne kadar İran düşmanlığı üzerinden siyaset üretirse, İran’ın o kadar Rusya ekseninde kalması mümkün olabilir. Rusya’nın söz konusu politikaya hiç itirazı olmayacağı gibi, bu durumun Suriye’de çatışmasızlık yaratılmasında da etkili olacağı öngörülebilir. Zira ABD ve Rusya’nın Suriye konusundaki en temel uzlaşıları, bu meselede siyaseten yerel oyuncuları muhatap almamak ve onları sadece vuruşmalarda kullanmak ile bölge devletlerinin bir miktar geride durmalarını sağlamak üzerine.
PKK Türkiye ile ilgili süreçte bu işlevi görüyor ise PEJAK’ın da İran için benzer bir işlev görmesi kaçınılmaz.
Denge değişiyor
PEJAK eylemi, bir başka değişimin daha işareti. Uzunca bir dönemdir Türkiye “Batı” ile sorunlar yaşayan bir ülke görünümündeyken İran “Batı” ile uzlaşma arayışında bir ülke olarak görülüyordu. Tam da bu nedenle Türkiye’de darbe girişimi yaşanırken İran’da “Batı” ile ilişkileri geliştirme yanlısı cumhurbaşkanı yeniden iktidara taşınıyordu. Bu, Obama’nın bir eliyle Türkiye üzerine bastırıp diğer eliyle İran’ı sisteme çekme siyasetine dayanıyordu.
Obama’nın her yaptığının tersini yapan Trump, İran’ı, iktidarda “Batı” yanlısı cumhurbaşkanı dahi olsa “öteki” ilan edeceğini çoktan belli etti. Dolayısıyla İran’daki iktidar, değişmekte olan uluslararası sistemde tabir yerindeyse, açığa çıktı. PEJAK, bu durumun ifadesi. Eylemlerine devam ederse, İran’ın “Batı” yanlısı siyaset üretmesi zor olur; üstelik Türkiye’yi suçlamak yerine işbirliği yapmak durumunda kalır.
Anlaşılan, sadece YPG, ABD ile Rusya uzlaşısının sonucu olarak ABD tarafından desteklenmiyor. Örgütün farklı ülkelerdeki kollarının da bu katara dahil edildiği ve “dış desteğin” el değiştirmeye başladığı öngörülebilir. Almanya buna mı kızıyor, bilemiyoruz. Ancak İran’ın suçlaması bu değişimle ilgili olabilir.