‘Hayır’ yanlısı olduğu anlaşılan kimi kanalların general emeklilerini ekranlara çıkartıp başkanlık sistemi aleyhine konuşturmaları iyiden iyiye sırıtmaya başladı.
Bilerek konuşsalar -ki bazılarında bunu görüyoruz- dert değil. Sistemi eleştirir, eksiklerini sayar bilgi sahibi oluruz.
Bilgi sahibi olmadığını söyleyip sezgilerine göre ahkâm kesenler de var.
Hafta içinde partili cumhurbaşkanlığına karşı çıkan bir general emeklisi, gerekçe olarak da kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu söyledi.
***
Partili cumhurbaşkanlığına karşı çıkılabilir ve artıları eksileri de konuşulabilir, onu anlarım.
Ama kuvvetler ayrılığına aykırı olduğu için ‘hayır’ oyu vereceğini söylemeleri kuvvetler birliğini içeren mevcut sistemi savunmak demek olduğu için anlamsız bulurum.
Mevcut sistemde yasama organı olan meclisin faaliyetlerinin tamamen yürütme organı olan hükümete bağlı olduğunu geçen hafta yazdım. Hükümetin izni olmadan meclisin yasama faaliyeti sürdüremediğini ve yasa tekliflerinin %98 inin hükümet tasarısı olduğunu da belirttim.
Referandumda oylayacağımız sistemde ise hükümet artık yasa teklifi veremeyecek ve yasama faaliyetlerine katılamayacak.
***
İtiraz şu, cumhurbaşkanı partili olunca kendi milletvekillerini yönlendirir ve yasama faaliyetini etki altına alır, dolayısıyla cumhurbaşkanının partili olması kuvvetler ayrılığına aykırıdır.
Bu itiraz cumhurbaşkanının partisi mecliste çoğunluğa sahipse geçerli bir itiraz sayılabilir. Oysa partisinin mecliste çoğunluk sağlamasının garantisi yoktur!
***
Ayrıca cumhurbaşkanın partisi mecliste çoğunluğa sahip olsa da dünyadaki örneklerinde olduğu gibi kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık iddia edilemez. Çek balans (check and balance) olarak değerlendirilir.
Başkanlık sisteminin en başarılı uygulamasıABD’dedir. Mesela Obama Demokratik Parti’nin adayıydı seçilince partisinden istifa etmedi.
Trump da Cumhuriyetçi Parti’nin adayıydı, seçilince o da partisinden istifa etmedi.
Yani ABD başkanları partili başkanlardır!
***
Başka bir şey söyleyeyim..
Oylayacağımız başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığı bakımından ABD’deki sistemdendaha demokratiktir.
Oylayacağımız sistemde cumhurbaşkanı partili olsa da meclisteki yasama faaliyetine fiilen müdahale etme ve etkili olma durumu söz konusu değildir. Hükümet üyelerinin meclise gitmesi bile yasaktır.
Oysa ABD’deki sistemde hükümetin yasama organına etki etme hakkı ve yetkisi vardır.
***
ABD’dekiyasama ve hükümeti denetlemede en etkin kurum senatodur.
Biliyor musunuz başkan yardımcısının bir görevi de senato başkanlığıdır!
Herhangi bir oylamada oylar eşit çıkınca senato başkanı 101. üye olarak oy kullanır ve senato ona göre karar verir.
Halbuki 16 Nisan’da oylayacağımız sistemde böyle bir ayrıcalık yoktur!
***
Öte yandan cumhurbaşkanın partisiyle resmen ilişkili olması iki yüzlüğü de ortadan kaldırır.
Hadi Gazi’yi, İnönü’yü ve Bayar’ı hiç zikretmeyelim yakın tarihten misal verelim.
Mesela Özal ve Demirel cumhurbaşkanı seçilince yasa gereği partilerinden istifa ettiler. Peki partileriyle ilişkileri kesildi mi? Hayır! Partileriyle ilişkileri kaleme alınsa ciltler dolusu kitap olur.
Sezer güya mutabakatla seçildi ama partisiz miydi? AK Parti hükümetine karşı aldığı ideolojik tavırlar kalem alınsa İstanbul’dan Ankara’ya yol olur.
Şimdi yapılan değişiklik ile bu iki yüzlülük ortadan kalkıyor. Zaten bir partinin adayı olarak seçilen cumhurbaşkanı partisiyle ilişkisini sürdürüyor
Bu bir normalleşmedir!
***
NOT: Haftalardır niçin evet verilmesi gerektiğine dair yazılar yazıyorum. Evvelki gün adı lazım değil bir internet sitesinde gerzeğin biri gizli hayırcılar arasında beni de zikretmiş. Ne diyeyim. Dam başında saksağan!