Türkiye 2018’e Avrupa cephesi için ılık rüzgarlarla girdi. Avrupa Birliği’nin iki önemli ülkesi Fransa ve Almanya ile olumlu bir çerçevede başlayan yeni yıl, Avrupa Birliği’nin dönem başkanlığını üstlenen Bulgaristan ile de oldukça iyi bir çerçevede devam ediyor. Demir kilisesinin açılmasıyla birlikte bu cephe için iyimserliğin arttığına şahitlik ettik.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa gezisi, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun Almanya ile ilişkiler hakkındaki mesajları ve Bulgar Kilisesi’nin açılışı için Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’ın İstanbul’u ziyaret etmesi üç ayaklı bir sürece de işaret ediyor aynı zamanda. Tabi bu sacayaklarının ana gövdesi Cumhurbaşkanı’nın Paris gezisi. Bütün sabote etme çabalarına karşın son derece olumlu mesajlarla geçen, askeri, stratejik ve siyasal alanda önemli sonuçların alındığı temaslara sahne oldu bu gezi.
13 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiği bir ticaret hacmi, S-400 füze sistemine paralel olarak İtalya-Türkiye ve Fransa işbirliğinde varılan EUROSAM füze anlaşması, Avrupa Birliği’ne Türkiye konusunda ikiyüzlülüğü bırakma çağrısının bizzat Fransa tarafından yapılması ziyaretin en önemli gündem maddeleriydi. Fransız şirketleri, Türkiye’deki yatırımlarına önem veriyor. Cumhurbaşkanımızın Fransız işadamlarıyla olan görüşmesinde bizzat şahitlik ettim. Yeni yatırım olanakları da detaylı bir şekilde ele alındı.
Paris’ten güzel sonuçlarla döndük. Bu arada ziyaret sırasında France 24 kanalının önce Fransızca, ardından da İngilizce bültenine konuk olarak ziyaretle ilgili soruları yanıtladım. En önemli mesajım, zihinlerinde bulunan “Türkiye blokajı”nı yıkmalarının aciliyeti oldu. Adeta saplantıya dönüşmüş konu başlıkları çevresinde dolap beygiri gibi dönerken, onlara aldırmadan akıp giden zamanı ve gerçekleri kaçırıyorlar.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Alman meslektaşı Sigmar Gabriel ile verdiği görüntü de son derece önemli. Gabriel’in evinde Türk çayı ve Alman kahvesiyle verilen görüntü ilişkilerin toparlanmasına ilişkin bir ahengi fotoğraflıyor.
Son olarak da Bulgar Başbakanı ile Cumhurbaşkanımızın Balat’taki Demir Kilise'de bir araya gelmeleri bu fotoğrafı tamamladı.
Üç sağlam ayaklı bir zemin belirgin hale geldi. Peki bu zemin Türkiye-AB ilişkileri için neye tekabül ediyor? Elbette Brüksel ile müzakerelerin ilerlemesine dair elimizde hiçbir veri yok. Ancak somut konularda adım atılacağına dair artan bir umudu da inkar etmek pek mümkün değil aynı zamanda. Vize konusunda bir adım beklenebilir mi? Göç ve terörle mücadele konularında vazgeçemeyecekleri bir Türkiye var. Ticari, ekonomik konularda Türkiye’nin önemini yok saymaları kendilerine oldukça pahalıya mal oluyor. Aynı zamanda, bir başka vurgulanması gereken nokta olarak milyonlarca Türk vatandaşı Avrupa’da yaşıyor ve bu ülkelere katma değer sağlıyorlar. Ama en önemlisi, geçtiğimiz yıla damga vuran Avrupa akıl tutulmasına mola verilmesi ve dolayısıyla söz konusu açılımın sürdürülebilir hale gelmesi.
Avrupa’nın farklı ülkelerinde geçtiğimiz yıl birbiri ardına gerçekleşen seçimler önemli bir akıl tutulmasına yol açmıştı. Zira her seçim takvimi, özellikle bazı Avrupa ülkeleri için, Türkiye’nin ana gündem maddesi haline dönüşmesine sahne oluyor. Bu dönem geride kaldı.
2018 Avrupa cephesinde ılık rüzgarlarla başladı.