ABD’de üslenmeyi sürdüren FETÖ’nün para kaynakları, sistemin boşluklarını kullanarak işlettiği okullar. Okulların parasını, ABD Hazinesi veriyor. Türkiye’nin ABD’deki Avukatı Robert Amsterdam, Hazineden alınan ve okullardan çalınan paranın ABD siyasetine bağış olarak gittiğini belgelemek için uğraşıyor. Ve siyaset, aldığı parayı hak etmek için çeteyi koruyor.
Robert Amsterdam, ünlü bir Amerikalı avukat. Uzun süredir, Türkiye adına hain FETÖ çetesinin ABD’deki okullarının peşinde. Okullar, çetenin para kazanmasını ve bu paranın kirli işlerde kullanılmasını sağlıyor. Okulların FETÖ ile kurumsal bağlantısı kaybedilmiş, karartılmış. Velilerin çoğu durumu bilmiyor. Ve ABD’de mantar gibi yayılmışlar.
Amsterdam da kalabalık bir hukukçu ordusuyla, karanlık işlerin başlangıcı olan bu okulların gerçek yüzünü ortaya çıkartmaya çalışıyor. Başardığında, çetenin para kaynağı, varlık kaynağı yok olacak.
Avukat Amsterdam ile önceki gün 24 TV adına konuştuk, mülakat vesilesiyle sohbet ettik. Türkiye gelişmelerine çok uzak bir kişiyken ve ’dini bir grubun’ bu kadar da alçak olamayacağını düşünürken, kendi araştırmaları ve bulguları Amsterdam’ı FETÖ tehlikesini yakından gören, yaşayan ve tehdidin-tehlikenin büyüklüğünü dehşetle yaşayan bir uzman yapmış.
Amsterdam hukuken FETÖ iadesi ve 15 Temmuz dosyasına bakmıyor. Ama araştırması ve gözlemleri var: ‘‘Bunlar siyasi ve ekonomik güç peşinde koşan sapkın bir tarikat. Türk hükümetinin bu teşkilata sert tepkisi hiç de aşırı değil. Türk olmayan ben, başlangıçta, yaşlı bir din adamının böyle bir tehdit olacağından kuşku duyuyordum. Şimdi ise birkaç yıllık araştırma sonucu rahatlıkla teminat verebilirim: FETÖ aklınıza gelebilecek her şekilde, tehlikeli ve belalı bir tehdittir.’’
Amsterdam’ın çalışmaları 15 Temmuz’dan yaklaşık 1 yıl önce başlamış. Türkiye okullar için, o zamandan harekete geçmişti.
Hukukçu gözüyle Amsterdam FETÖ örgütünü şöyle yorumluyor: ‘‘Kendisini yoğun biçimde gizleyebilen maskeleyebilen bir teşkilattan daha tehlikeli bir şey yoktur. Çünkü ne zaman ve nasıl saldıracaklarını bilemezsiniz. Ve ben bunu 15 Temmuz’un yıldönümünde söylüyorum: 15 Temmuz, FETÖ çetesinin nasıl tehlikeli olduğunun bir örneğidir’’
Dünyada devletlerin gizli teşkilatlarla zayıflatılıp yıkılması, sık görülen bir durum. Zayıf da olsa, gizli teşkilatı hiçbir ülke, hiçbir hukuk sistemi hoş görmez. Böyle bir çete ’sivil toplum’ sayılamaz, ‘muhalefet’ hiç sayılmaz. 15 Temmuz sonrası bu çeteden hesap sorma hakkımızı kim tartışabilir?
Avukat Amsterdam, çetenin darbe konusundaki inkar ve yalanlarını en çok ve en sık duyan kişi. Çete, darbeyle alakası olmadığını, ABD’de lobi ve medya girişimiyle yayıyor. Çetenin bu işlere ayda ayırdığı para 1 milyon dolara yakın.
Bakın Amsterdam ne diyor: ‘FETÖ’nün bu darbeyle alakası olmadığını iddia eden siyasetçiyi şiddetle kınarım. Çünkü bu teşkilat, böyle bir olayı tetikleyecek kapasiteye, niyete, ve de beceriye sahip. Bu son derece tehlikeli bir örgüt. Darbeye cüret etmeye hayli becerileri var. Aynı zamanda başka ülkelerde de darbe yapmaya güçleri var. Mesela Afrika’da darbe planlıyor olabilirler.’
Afrika’da ve okullarla girdikleri Orta Asya’da hükümetleri tehdit edecek boyutta olduklarını Türk yetkililer de ifade etmişti.
Daha ötesi, darbe konusunda Amsterdam’ın hukuki vurgusu. ABD’de suçun oluşumu için üç unsur aranır. Niyet, Beceri ve Kapasite... Suçu işlemeye niyet var mı? Beceri var mı? Yani suça giden adımlarda planlama, uygulama, hatta kaçış ve delil karartma çabaları var mı? Suçu işleyecek kapasite, yani gerekli yeterli araç gereç var mı? Bu ölçüleri 15 Temmuz ile ilgili bütün adli ve vicdani yargılamalarda kullanabiliriz. Ve karar her şekilde, mahkumiyet olarak çıkıyor.
Bir not: FETÖ’yü savunan siyasetçileri kınayan Avukat Amsterdam, galiba Amerikalı siyasetçileri kastetti. Açıkçası aklımıza gelmedi sormak: Kimi kastettin diye!
Başkan Trump’ın Türkiye dosyası
Tam da ABD’ye şöyle dirayetli, icraatçı ve de dostunu düşmanını bilen bir Başkan geldi, diye bakarken, Başkan Trump’a nefes aldırmayıp, başına çorap örmeye başladılar.
İslam’ın ticaretini yapmaya kalkanlara zaten tepkili olan Donald Trump, FETÖ ve benzer karanlık işlemlerin çaresiydi. Trump’ın kendilerini yok edecek güç olduğunu anlayan ABD derin devleti, Trump’ın önüne engel atıp duruyor. Okullarda çocukları saflarına çekmek için uğraştıklarını Trump bir anlasa, tozları atılır, ama ABD içinde şiddetli iç savaş sürerken, çete istikrarsızlıktan yararlanıyor.
FETÖ’nün Demokrat Partiye yakın durduğunu Amsterdam da söylüyor. Yani Demokrat Partiye daha fazla para vermiş. Trump ve ekibinin öncelik sıralamasında ise şu sıra FETÖ maalesef üst sıralarda değil, çünkü Trump’ın başında bin tane dert var.
Yine de, bu konunun Türkiye için önemini bilen Trump ve ekibinin elinde, Türkiye’yi yeniden kazanmak, en önemlisi Türk halkın gözünde ABD’nin yerlerde sürünen namını kısmen düzeltmek için önemli bir araç var... FETÖ ve okulları, ABD için hem maşa, hem de bir kapsamlı pazarlıkta masaya çıkartılacak, oradan da çöpe atılacak bir piyondur.
Sahtekarlık İmparatorluğu: 700 sayfalık iddianame
FETÖ gibi karanlık ve yalan-dolan üzerine kurulmuş bir çeteyi gerekli kanıtlarla ABD’de adalet önüne çıkartmak, zor iş. Normal okul gibi çalışan, paravan şirketler ve işlemlerle maskelenen bir yapı var. Türkiye’deki okullar, dershaneler ve yurtlarda kullandıkları yöntemleri ABD’de kullanıyorlar.
Üstelik okulların parasını ABD Hazinesinden alıyorlar. Amsterdam da hazinenin soyulduğunu Amerikalılara anlatmaya çalışıyor. Avukat, bu yolda topladığı belgeleri, virgülüne dokunmadan kitap yapmış. 700 sayfalık kitap, ABD resmi belgelerine dayanarak, çetenin işlediği suçları gösteriyor. Adeta bir iddianame.
‘Sahtekarlık İmparatorluğu: Gülen Okul Şebekesi Üzerine Araştırma’ adlı kitap, gözetime açık. Amsterdam diyor: Bu kitap baştan sonra suç belgesi. Resmi belgelere dayalı. Yalan diyen varsa, gelsin açıklasın: ABD resmi belgeleri neden yalan?
Üstelik 700 sayfalık kitap daha Cilt 1 diyor. Başka ciltleri de dolduracak numara çok. Peki neden bir savcı bu belgeleri alıp harekete geçmiyor? İşte orada çetenin ABD siyaset ayağı devrede.
Kim koruyor, nasıl koruyor?
ABD sistemini çok iyi mi biliyorlar, yoksa altında başka bir iş mi var?
Amsterdam’a göre verilen planı uyguluyorlar, yerel destek görüyorlar. Yoksa Türkiye’de düz yolda yürürken kaybolacak adamların ABD’de bu işlere girmesi imkansız. Yerel destek, altyapı, asıl ABD dışı operasyonları desteklemek için. ABD dışında kullanılabilen maşa, içeride korunuyor.
Ayrıca çetenin ABD Başkentinde ve eyaletlerde ayrı ayrı siyasilere çengel atması gibi zor bir şey var. Nasıl yapıyorlar? Amsterdam, Çetenin para bağışlarının siyasileri çok kolay bağladığını hatırlatıyor. Siyasilere, aldıkları paranın okullardaki dolandırıcılıklardan geldiğini göstermek, Amsterdam’ın şimdiki hedefi.
Ancak ABD sisteminin bu çeteye göz yumduğunun önemli göstergesi de, dil bilmeyen, yetersiz kişilerin ‘öğretmen’ diye ABD’ye getirilmesi ve bunun için özel vize verilmesi. Amsterdam bu işin sahtekarlıkla yapıldığını, ABD makamlarının da bunu bildiğini söylüyor. Google ABD’ye bilgisayar dehalarını getirmek için vize almakta zorlanırken, bu çeteye vizeler neden yağdı?
Avukat Amsterdam, çetenin psikolojisini de çözmüş: Kendilerine kimsenin dokunamayacağına inanıyorlar... Biliyoruz ki, dokunulmazlık konusu saf kadroların beynini yıkama ve küstahlıktan başka bir şey değil. Öte yanda ABD’de gördükleri siyasi himaye de, anlaşılan küstahlığın boyutunu artırmış. Burada unutulmaması gereken: ABD’de ve dünyada dengeler hızlı değişiyor. Değişmeyen tek şey, Türkiye’nin dost ya da düşman için önemidir.