CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kürsüden salladığı dekontları konuştuğumuz siyaset dışı bir isim aynen böyle söyledi: Paralel Kemal!
Atatürk hayranı olduğu, devlet umur gördüğü ve artık yaşı da kemale erdiği için eleştirilerini üstten bir dille yapmaktan hiç çekinmiyor muhatabım. Açıkça kızıyor.
"Baksana şuna. Amerikan istihbaratı, Alman istihbaratı, İsrail istihbaratı ne zaman Türkiye aleyhine bir operasyona kalkışsa, Kılıçdaroğlu sahnede! PKK'lı teröristler hendek kazar, paralel Kemal sipere yatar! Amerika darbe yapar, paralel Kemal tiyatro der çıkar! FETÖ'cüler 250 vatandaşımızı katleder, paralel Kemal ByLock'çulara ağlar! CIA, MİT'e operasyon yapar, paralel Kemal gavura arka çıkar! FBI Sarraf'ı gösterip egemenliğimizi hiçe sayar, paralel Kemal eline tutuşturulan sahte kağıtlarla siyasetçilik oynar! Partinin başında kaldıkça mezarında Atatürk'ün kemikleri sızlayacak. Ne işi var yahu bunun Atatürk'ün partisinde?!"
Aslında herkesin açık seçik gözlemlediği somut, verili bir durumun adını koydu muhatabım.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu epeyce bir zamandır Türkiye aleyhine işletilen küresel kumpasın yerli ayağı gibi davranıyor. Ama artık durum boyut değiştirdi.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığının, rakibini sandıkta yenemeyen, partisinin oyunu 1 puan dahi artıramayan bir genel başkanın başarısızlığını siyaset dışı işlerle kapatma çabası olmadığı anlaşıldı. Çünkü devreye girdiği noktalar rakip partinin, siyasetçinin değil Türkiye'nin hedefe konduğu operasyonlar.
Olanın siyasi beceriksizlik, iş bilmezlik, olup biteni anlama yetisinden yoksunluk olmadığı da anlaşıldı. Çünkü insan bir kere yanılır, yanıltılır. Bu kadar uzun süre bu kadar sistematik yürüyen bir kullanışlılık hali doğal değildir. Olsa olsa yapısaldır. O odaklarca imal edilmiş ve sisteme sürülmüş demektir.
Türkiye'nin kalkanı Erdoğan!
Emekli Büyükelçi, CHP eski Milletvekili Şükrü Elekdağ çok önemli bir gözlemini paylaştı geçen gün. Dedi ki "Batı dünyası Zarrab davası üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı adeta bombardıman yapıyor. 65-66 yıllık dönem zarfında Türkiye'nin veya bir Türk liderinin ABD ve Batı medyası tarafından bu kadar ortaklaşa bir bombardımana tabi tutulduğunu görmedim".
Batının hedefe koyduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye'dir. Başından beri böyleydi. Saldırıların sistematik ve senkronize bir hal aldığı ve artık görünür olduğu 2012'den beri içimizdeki hainlerin omzunun üstünden ateş ediliyor.
Recep Tayyip Erdoğan çoktandır şahsını temsil etmiyor artık. Taşıdığı "Cumhurbaşkanı" ve "Başkomutan" sıfatları sadece birer sembolik değer değil. Resmi birer titr değil.
Türkiye'nin önündeki kalkan bir anlamda.
Türkiye'ye yönelik saldırılar önce o çepere çarpıyor. Onun ismine, kişiliğine, bedenine, ailesine, çevresine, partisine.
Bir tür siper görevi görüyor Erdoğan, Türkiye'nin önünde.
Erdoğan demek Türkiye devletinin ve Türk milletinin gücü ve iradesi demek çünkü.
Türkiye biliyor ki Erdoğan düşerse Türkiye düşer.
O yüzden çıplak etleriyle, çelikten bir iradeyle Erdoğan'ın etrafında direnişe geçiyor Türkiye.
İhaneti muhalefet sanmak!
Hükümet sistem değişikliğinin hayata geçirileceği 2019 seçimlerine böyle hazırlanıyor "düşman müttefikler". Vekil terör örgütleri beceremeyince ihaleyi meşru alandaki partnerlere yüklediler.
Siyasi rekabete girişebilecek nitelikte bir siyasi aktör de bulamayınca muhalif alanda, diyet borcu olan, orjini şüpheli bir piyonu devreye soktular mecburen.
Yabancı ülke istihbarat örgütleri sahte belge üretecek, yıkıcı plan kuracak, ülkeye ihaneti siyasi muhalefet diye sunan birileri Türkiye aleyhtarı küresel operasyona içerden destek atacak. Sırada daha neler var diye el ovuşturacak.
Cumhuriyetin kurucu partisi emperyalizmin kalbinden konum bildiriyor. Küresel kumpasa "paralel" Türkiye'ye saldırıyor.
"Atatürk'ün kemikleri sızlıyor" olmalı.