İzliyorum, “muhalif ekonomist” jargonunu yaşam biçimine dönüştürmüş şahıs, şöyle diyor: Rahip serbest kalırsa, ABD yaptırım uygulamaz, dolar/TL 5.5’a düşer, enflasyon stabilize olur. Kurun düşmesi, ithalatçı ve üreticilerin daha uzun vadede daha düşük fiyat vermesini sağlar.
Bir başkası… Amerika’ya kadar kaçmış tescilli vatan haini, sosyal medyada orgazm sigarası kıvamında laf döndürüyor: Papazı tıpış tıpış vereceksin… (Zombileşmenin boyutu, anavatanın emperyalist kuşatmasında ve sen bundan şehvet duyuyorsun…)
Sonra, dönüp Brunson iddianamesini tekrar okuyorum, 9 Aralık 2016’da PKK ve FETÖ ile çalışmak/casusluk suçlamasıyla tutuklanmasını sağlamış savcı ve istihbarat iyi çalışmışlar, adam papazdan başka her şey!.. Türkiye’nin büyük saldırıyla karşılaştığı Suruç’tan 2014-2017 arasında tam 1.306 cep telefonu görüşmesi var, o zaman dilimi ve o bölgedeki çalışmaları yeter, geçiniz.
Brunson’un aynı telefondan 15 Temmuz’dan sonra düzenli temasta olduğu bir ABD’li askere mesajını şuraya bir yazayım, daha uzatmayayım: Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk. İsa'ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir şoktu. Birçok Türk geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız. (İddia makamının sanığa başka sorusu yok hakim bey, hani Amerikan mahkeme filmlerinde söylenir ya…)
Suçluysa nasıl verilir
Brunson, ABD’nin piyasalar üzerinden yaptığı saldırıyı yumuşatmak ve zaman kazanmak için serbest bırakılıp ülkesine gönderilirse, ortaya iki soru çıkar:
SORU 1-Bir casusu yargının elinden hangi güç alıp, emperyalizme verdi, hani bu ülkede yargı bağımsızdı, Osmanlı’nın çöküş yıllarında karşımıza dikilen kapitülasyonları da rafa kaldıralı 95 yıl olmuştu?
SORU 2-Papaz masum bir din adamıysa, biz millet olarak 2 yıldır bu gerginliği neden yaşadık?
Trump,-bence sapına kadar casus olan papazı- masum din adamı ve “İslamcı”(!) Türkiye’nin ‘Hıristiyan rehinesi’ olarak görüyor. O rehine ise FBI-CIA-FETÖ hattında düzmece bir mahkeme ile yargılanıp mahkum edilmiş Hakan Atilla açıkça esirdir.
Neo-con/Siyonist lobinin esir aldığı bankacı Atilla’yı bir güç nakledildiği Pensilvanya’daki hapishane hücresinde unutturmaya çalışacak, buna karşılık, emperyalistin kucağında manevra genişletmeye çalışanlar, bizimle papaz kaçtı oynayacak, yok öyle, geçiniz.
Kesin cezasını, tıkın içeri
Yargıya tavsiyede bulunamayız, yalnız millet olarak tek ricamız olabilir: Yargılama sürecini siyasi tartışmaların gölgesinden arındırmak için elini hızlı tutması ve cezasını verip Papaz’ı tekrar içeri tıkmasıdır.
Efendim, bunu yaparsak 1 dolar 8.5 TL olurmuş, isterse, 10 TL olsun, milletin beka mücadelesini emperyalistle uzlaşma arayarak sürdüremeyiz, herkes haddini bilecek! Öyle Atlantik ötesinden ekonomik saldırı metotlarıyla bizi kendince adam etmeye kalkmayacak. Gelecek, eşit masada oturacağız, meseleleri iki egemen devlet olarak halledeceğiz.
Emperyalistin PKK’ya, gözümün içine bakarak verdiği güdümlü füze Irak’ın kuzeyinden ateşlenecek, aslan evladım şehit olacak, benden şantajlara boyun eğmemi bekleyeceksin. Hadi oradan… (Gel de, Erbakan Hoca’yı rahmetle anma…)
Ankara’dakilere sesleniyorum: Papaz’ı vererek kuşatmayı yaramazsınız, aksine, emperyalist bu kez, Enver Altaylı ile başlayıp aşağıya doğru uzayan uzun bir liste ile karşınıza dikilir, devletin egemenliğini tartışmaya açar. Ben, Erdoğan’a güvenirim. O, “Washington’la ilişkileri hale-yola koymanın rotası biraz Pensilvanya’dan geçiyor” diyenlere önce manevra alanı bırakır, izler, o meşhur küçük not defterine not alır, sonra, gereğini yapar.
Hareketli günlere ilerliyoruz.