Eski Türkiye’de doğdum. Eski Türkiye’de yaşadım. Bütün darbeleri gördüm. Bütün “siyasete müdahale girişimlerine” tanık oldum. “Parlamenter sistem”in ne olduğunu biliyorum. Yaşadığım ülke faili meçhullerin, gözaltında kayıpların, sistematik işkencenin, büyük devalüasyonların, yoksulluğun, açlığın, hukuksuzluğun, asimilasyonun vakayı adiyeden sayıldığı bir ülkeydi.
Davutoğlu’nun adamları varsın “Muharrem İnce” desin.
Bizi bu “karanlık”tan çıkardığı için benim oyum vicdana...
Elbette Erdoğan’a...
Elbette AK Parti’ye...
Hatay şehidi olarak Atatürk!
Muharrem İnce en çok ne yapmaktan keyif alıyormuş, biliyor musunuz?
Bu kampanyanın en neşeli adamı olan Binali Yıldırım’ı seyretmekten.
Canı sıkıldığı zaman, “Koyun bir Binali Yıldırım kaseti de, seyredelim...” diyormuş.
Başkalarını “keyif öznesi” olarak İnce’nin, kendisinin de muarızları açısından bir keyif öznesi olduğundan haberi var mı?
Daha doğrusu, aynada kendine bakıyor mu?
Söylemesi ayıptır, ben de Muharrem İnce şiiri okumaktan keyif alıyorum.
Hangi şiir akımı içinde mütalaa edeceğimi bilemediğim bu şiirler, aynı zamanda yeni bir şiir akımın “öncü çalışmaları” gibi geliyor bana.
Birinci Yeni, biliyorsunuz, imajı ve şairaneliği kovmuştu şiirden... Orhan Veli ve arkadaşları, gündelik dili, darbımeseller ve söylencelerle süsleyerek şiire sokmuş, yeni bir şiir dili oluşturmuşlardı.
İkinci Yeni, tepki olarak doğdu...
Hem Birinci Yeni’nin uzaklaştırdıklarını şiire soktu, hem de imaja yaslanarak farklı ve zengin (derinlemesine de okunabilen) bir şiir dili oluşturdu.
Muharrem İnce’nin şiirini nereye koyacağız?
Şiirde aranan niteliklere sahip olmasa da; ses, müzikalite ve imaj açısından bir değere tekabül etmese de, bu şiirlerde duyulan “ses”, bize, “Hemen gardınızı almayın, belki de Muharrem İnce yeni bir şey deniyor” dedirtiyor.
İkinci Yeni’nin öncü şairlerinden Ece Ayhan, “sivil sözcüğünü şiire sokmuş şair” olarak anılır... Turgut Uyar, “Divan’ı ve geleneksel sesi şiire kazandıran şair” olarak bilinir...
Muharrem İnce’nin şiirde ne yaptığını henüz bilmiyoruz. Mutlaka eleştirmenler bu konu üzerinde çalışıyorlardır. Yaptıkları ileride daha iyi anlaşılacaktır ama bana sorarsanız, o da en az Turgut Uyar ve Ece Ayhan kadar yenilikçi bir şairdir.
Ece Ayhan “sivil” diyor.
Muharrem İnce “SSK” diyor.
Turgut Uyar “Yalağuz” diyor.
Muharrem İnce “mastürbasyon” diyor...
Ne kadar “yaratıcı”, görüyorsunuz değil mi?
Daha ilk bakışta, farklı ve benzeri olmayan bir şiirle karşılaştığınızı hissediyorsunuz. Hacı Muharrem öyle zengin bir sözcük dağarcığına sahip ki (öyle de pervasız bir dili var ki), bazı sözcüklerin nasıl bir araya geldiğine hayret etmeden geçemiyorsunuz.
Mesela, “Bağkur” diyor, “Enflasyon” diyor, “Yeni Dünya Düzeni” diyor, “Öpüşme” diyor, “Sevişme” diyor, “Başkasının karısı” diyor, “Göğüslerin al al olmuş” diyor...
Bu sözcük ve tamlamaları öyle ustalıkla şiire sokuyor ki, “Hah işte” diyorsunuz, “Üçüncü Yeni şiiri bu...”
Pornografiden beslenen, bir “durum”u göstermekten çok bilinçaltını dışa vurmayı hedefleyen, hedefine de ulaşan son derece cesur şiirler bunlar. (“Rezil şiirler” de diyebilirsiniz. Fark etmez...)
Fakat beni Muharrem İnce’nin şiiri değil, “tarih bilgisi” daha çok ilgilendiriyor.
Daha doğrusu, keyiflendiriyor.
Şiiri konusunda en iyi yazıyı bir Karar gazetesi yazarı yazdı; Muharrem İnce’yle Necip Fazıl’ı eşleştirdi. “Üçüncü Yeni” konusunda bizi en iyi o aydınlatabilir.
Ben Muharrem İnce’den, “Hatay şehidi olarak Atatürk”ü bize anlatmasını istiyorum.
Hatay’da yaptığı konuşmada söylemiş bunu... “Atatürk bir Hatay şehididir” demiş.
Bu olayı detaylandırsın.
Hatay, evet, Atatürk’ün çabalarıyla yurt topraklarına kazandırıldı. Belki burada bir “şehit gayreti” görmüştür ve bunu abartarak anlatmak istemiştir. Şair adam ne de olsa...
Bir de, bu “gayret”e karşı çıkan biri vardı.
İsmi İsmet İnönü’ydü. Karşı çıkışının (yani gevşekliğinin) sonucu olarak da Başbakanlıktan azledilmişti. Bunu bir de Muharrem İnce’den dinleyelim.
Hatay’ın alınmasında Atatürk’ün katkısı büyüktü ama Hatay’ı Suriye’ye vermeye çalışanlar (Hatay’a göz dikmiş Esed rejimiyle dostluk kuranlar) hangi partinin mensubuydu?
Hacı Muharrem zahmet olmazsa buraya da bir baksın!