İsmail Küçükkaya ile Ekrem İmamoğlu’nun otel buluşması kimse kusura bakmasın ama kepazeliğin daniskasıdır. Neden kepazelik olduğunu arz edeyim. Bir gazetecinin mülakat öncesi mülakat yapacağı kişiyle ön görüşme yapması kadar doğal bi şey yoktur. Soruların yahut genel çerçevenin paylaşılması da konuğun ona göre hazırlık yapabilmesi adına önemlidir. Bakın bu yanlış ya da ayıp değildir. Bazen televizyon söyleşilerinde şöyle dendiğini duymuşsunuzdur; “Bu konuyu konuşacağımızı bilseydim yanımda bununla ilgili verileri getirirdim.” Hatırlayın. Yani bunda hiçbir problem yok. Problem nerede biliyor musunuz? Bu görüşmenin gizlenmesinde. Hani deseniz ki, ‘konusu açılsaydı anlatırlardı’. E açıldı o konu. Binali Yıldırım; ‘Soruları önceden almak istediğimi söyleyip beni suçladı o iddiayı da siz yalanladınız’ diyerek canlı yayında İsmail Küçükkaya’ya pas verdi. Tam yeriydi işte. Neden kimse söylemedi otel buluşmasını o gece? Arkadaş sonuçta ben yayına bakıyorum, bir ön buluşmanın oluşturacağı faydaya dair bir iz yok. Bir kez daha söyleyeyim olsa da önemi yok. Dahası ön görüşme, bizim röportaj teknikleri dersinde olması gerektiğini öğütlediğimiz bir husus. ‘Konuğunuza sürpriz yapmayın’ deriz mesleğe yeni başlayanlara. Sorun bunun sır gibi saklanmasında. Nedir yani! Önceden soruları da vermiş olsa zaten Ekrem İmamoğlu çuvalladı. Yalanlarına yalanlar ekledi sürekli ve seçmen de bu rezaleti canlı canlı gördü. Fakat ön görüşmenin gizlenmiş olmasını kimse açıklayamıyor. Haydi şimdi ayıklayın bu pirincin taşlarını.
CHP’nin içindeki darbeci gen her an harekete geçmeye hazır
Mısır’ın seçilmiş ilk ve tek cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehit olmasıyla birlikte faşist darbecilere alkış tutan CHP’lileri yeniden hatırladık. O günlerin modasıydı biliyorsunuz. FETÖ de açıktan Erdoğan’ın adını anmadan Mursi üzerinden mesaj verirdi hükümete. Ama CHP daha pervasızdı bu konuda. Bugün hâlâ CHP’de siyaset yapan çok etkili isimler, darbeci cuntaya şakşakçılık yaparken ‘demokrasinin sandıktan ibaret olmadığını görün işte’ diyordu. Yani? Darbe de demokrasinin bir parçasıymış bunlara göre. İşte bu zihniyet mutlak iktidarını tahkim etmek için, darbe yapmaktan da halkı katletmekten de çekinmedi bugüne kadar. Geçin Mısır’ı. 15 Temmuz gecesi darbeci teröristler şerefine kadeh kaldıran Edirne Belediye başkanı hâlâ o koltukta oturmaya devam ediyor, doğru mu? Ne anlatıyoruz o zaman burada?
İçinde ‘e’ geçmeyen kitabın içinde ‘e’ geçmeyen incelemesi
İdris Kartal. Kuruluşundan beri ‘Makas’ dergisinde kitap incelemeleri yazıyor. Keyifle de okuyoruz. Şimdi yine Bilimevi grubunun bir başka iddialı edebiyat dergisi ‘Kitabın Ortası’ için muhteşem bir iş yaptı İdris. Herhalde dünyada bir örneği daha yoktur… ‘E’ harfi kullanılmadan yazılmış bir kitabın yine içinde ‘e’ harfi olmadan yapılmış çevirisine, ‘e’ harfi kullanmadan inceleme yazısı yazdı. Fransız yazar Georgec Perec’in hiç ‘e’ harfi kullanmadan yazdığı ‘La Disparition - Kayboluş’ romanını değerlendiren İdris Kartal’ın yazısını heyecanla okudum. En son Enis Batur, (‘Enis’ efendim, yanlış yazmadım) bir ‘Perec Kullanma Kılavuzu’ yazmıştı. ‘Yaşam Kullanma Kılavuzu’ İçin ‘Perec Kullanma Kılavuzu’. Zincirin son halkası İdris’in ‘E’ kullanmadan yazdığı bu kritik olsa gerek.