Büyük Savaşın sonunda yapılacak barış görüşmelerine Damat Ferit Paşa, Osmanlı Devletini temsil etmek görevinin kendine verilmesi için yırtınıp duruyordu. İskoç Büyük Locası'nın önemli üyelerinden Damat Ferit, barış görüşmelerinde, masonların yardımıyla "çok başarılı olacağı" kanısındaydı. Hele de İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'la aynı locadan birader olması onu hepten umutlandırıyordu:
"Padişaha gerçeği elbette söyleyemezdim. Ancak daha ilk görüşmemizde bütün umutlarımın nasıl hayal olduğunu anladım: Lord Curson, biraderim değil, İngiltere'nin çıkarlarını korumakla görevli bir Dışişleri Bakanıydı... Çok üzüldüm çok!"
***
Tokatlıyan Oteli’nde gizli toplantı (20.08.1908): Osmanlı masonları, yabancı localardan sıyrılıp yerli ve milli bir locanın sahibi olma tutkusuyla, ilk toplantılarını İstanbul Beyoğlu’nda, Tokatlıyan Oteli’nin Boğaziçi Salonu'nda yaptılar. Otelin sahibi Osmanlı Ermenisi Mıgırdıç Tokatlıyan da masondu.
Toplantıda asker-sivil yetmiş kadar tanınmış kişi vardı. Toplantı gizliydi; tutanak tutulsun mu tutulmasın mı tartışması bile yarım saat sürdü! Sonraları Dışişleri Bakanı olacak Ahmet Nesimi Bey’in önerisiyle tutanaktan vazgeçildi. Ancak diğer localara toplantıdan söz edilecek, ayrıntıya girilmeyecekti. Toplantıya katılanlar arasında Şeyhülislam ve Ayan Üyesi Musa Kazım Efendi'den tutun da Kolordu Komutanı Faik Paşa, daha sonra Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı olacak Cemal Paşa, siviller arasında Sadrazam Talat Paşa, Maliye Bakanı Cevit Bey, Dışişleri Bakanı Ahmet Nesimi Bey, Dr. Nazım ve Dr. Bahattin Şakir gibi tanınmış İttihatçılara kadar kimler vardı kimler!! Tokatlıyan kalabalığa bakıp "sonunda sarıklılarla kalpaklılar kucaklaştı!" demişti gülerek…
Rahmetli Prof. Dr. Hakkı Şinasi Paşa, toplantıyı şöyle değerlendirecekti sonraları:
"Masonlar eşitlik, kardeşlik ve barış diyordu. Bunlara kim karşı çıkabilirdi ki? Zamanla kafamızda soru işaretleri belirdi. Niye bunca gizlilik? O geceden (toplantıdan) sonra biz Türkler kendi locamızı açma kararını verdik. Özellikle genç subaylar, kökü içeride, yabancı kaynaklardan arınmış localar istiyordu. Bu istek kabul edildi.."
Masonlar 18 ve 19. yüzyılda Batılı devletlerin istihbarat ve infaz kolu olarak çalıştı. Sonra, I. Dünya Savaşında masonluk önemini yitirdi; Savaşa karar verenler arasında birçok tanınmış mason vardı! Barış antlaşması sürecinde de bu ünlü masonlar, masonluğun ilkelerini bir yana atıp salt kendi ülke çıkarları için uğraştı. Bu da Türk masonlarının "hayallerini yıktı". Yurt dışındaki, sözüm ona, kardeş masonlar, kolları sıvayıp Osmanlı Devletini paramparça etmeye koyuldu.
Masonlukla ilgili hala bilmediğimiz çok şey var. Ama en önemlisi İsmet İnönü'nün, Atatürk tarafından kapatılan bu örgütlenmeyi neden 1948 yılında tekrar açtırdığıdır?!