KÜRTLER KÜRT SİYASETÇİLERDEN DAHA GERÇEKÇİ
Kuzey Irak’ta 25 Eylül’de yapılacağı ilan edilen bağımsızlık referandumunu konuştuğumuz ORSAM uzmanı Bilgay Duman’a soruyorum: “Tamam bağımsızlık hayali var, yüzyıldır parçalanmanın, baskılanmanın verdiği bir tazyik var ama hayallerle gerçekler arasında da kan dolu kocaman bir çukur var. Kürtlerdeki duygusal eşik başka türlü aşılamaz mı peki?” Cevabı çok öğretici: “Bu psikoloji aslında siyasilerde var. Irak’ta Kürt halkına baktığımızda olaya daha gerçekçi baktıklarını söyleyebiliriz. Avantajlarımızı niye kaybedelim? Niye Araplarla, Türkmenlerle, Türkiye ile karşı karşıya gelelim? Bağdat hükümetiyle çatışalım, İran’ın antipatisini neden toplayalım diyorlar. Halkın büyük kısmından bu görüşleri duyduk. Daha gerçekçi bakıyor halk”.
DUMAN: Türkiye, Irak’taki demokratik süreci destekledi, Erbil ve Bağdat arasında tercih yapmadı ama Kürt bölgesel yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirdi, destekledi. Ama bir sınırı var. “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması”.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimindeki 25 Eylül bağımsızlık referandumunu sebep-sonuç açısından konuşacağız ama bugüne nasıl gelindi kısmından başlayalım mı?
1800’lerin sonuna gitmek lazım. Sykes-Picot ve Sevr Anlaşmasından sonra Kürtlerde bağımsızlık isteği artıyor. 1921’de Irak Devleti kurulunca Kürtler Irak’ta hareketleniyorlar. 1924 Anayasası’nda “Irak, Arap ve Kürtlerden oluşur” ibaresi olduğu, Kürtler Irak devlet yapısına entegre edilmeye çalışıldığı halde. 1930’larda dağlara çıkmaya başlıyorlar. 1946 sonrası KDP’nin kuruluyor. Irak’taki iç yönetim sıkıntılarından Baba Barzani faydalanıyor. İsrail, SSCB ve ABD ile ilişkiler geliştiriyor. Silah buluyor. 1958’de Irak’ta Cumhuriyet devrimi yaşanıyor. Ama 1960, 63, 68 darbeleri olunca Kürtler de kendi bölgelerinde hakimiyet kurabilmek için silahlı mücadeleye başlıyorlar. Bağdat ile müzakere süreci 1970’te otonomi anlaşmasıyla neticeleniyor. Şuan Erbil-Süleymaniye-Duhok’u kapsayan bölgede Kürtlere otonomi veriliyor. 75’te Kürt hareketi ikiye ayrılıyor KDP ve KYB olarak.
BU YOLU ABD AÇTI
Kuveyt’in işgali sonrası uçuşa yasak bölgeler oluşturulunca Kürtler de Irak’ın kuzeyinde bir otonom bölge elde ediyor. 1992’de seçim yapıyor, iki partili bir hükümet kurup parlamentoyu açıyorlar. 2003 Iraklı Kürtler için tam bir dönüm noktası. ABD Sünni rejime karşı muhaliflerle iş tutuyor ve Iraklı Kürtler büyük fayda sağlıyor. 1800’lerin sonunda başlayan Kürtlere destek 1990’larda somutlaşıyor, 2003 sonrası da hukuki yapıya dönüştürülüyor. Iraklı Kürtler mevcut durumu tamamen Amerika’ya borçlu.
ABD ne diyor referanduma?
Joe Biden 2015’te “Kürtlerin devlet kurduğunu göreceğiz” demişti. ABD Irak’ta da, Suriye’de de fiili durum oluştuktan sonra süreci yönlendirmeye çalışıyor. Şu an “referanduma karşıyız” dese de ABD referanduma değil zamanlamasına karşı. Çünkü, bir, Suriye’de dengeler yerine oturabilmiş değil. İki, Irak’ta hala mücadele ve siyasi süreç devam ediyor. Üç, Türkiye ile uyum ve uzlaşma sağlanabilmiş değil. Kuzey Kore ciddi bir problem. İran faktörü var ortada. Rusya’nın Ortadoğu’ya müdahalesi söz konusu. Böyle bir süreçte oluşacak güç boşluğunda ABD’nin bütün unsurlara hâkim olabilmesi çok mümkün görünmüyor.
Barzani, herşeyi borçlu olduğu ABD’ye rağmen böyle karar alabilir mi peki?
Sanmıyorum. Condoleezza Rice’ın dışişleri bakanlığı döneminde Barzani yönetimi üçüncü ülkelerle petrol anlaşması yapıyordu. Rice “yapmayın, merkezi hükümete karşı çıkıyorsunuz” dedi ama ABD en büyük petrol şirketi Exxon Mobil’i Musul sahasına gönderdi. O nedenle görünmeyen destek olabilir.
BARZANİ’YE GÖRE FIRSAT
Barzani şöyle dedi: “Daha önce önümüze fırsatlar çıktı, o zaman yapmadık, şimdi yapmalıyız, tarih karşımıza bir daha böyle bir fırsat çıkarmayabilir”. Nasıl bir fırsat bu?
Irak’ta büyük bir güç boşluğu var. IŞİD sonrası süreçte Irak’taki en avantajlı grup Kürtler oldu, sınırlarını ve hakimiyet alanlarını genişletebildiler. İki, bölgede ciddi güç boşluğu ve problem var. Suriye çözülebilmiş değil ve bütün aktörlerin gözü Suriye’de. Ayrıca bölgede krizler var; Katar krizi ve Yemen krizi. İran faktörü. Bölgesel mücadelede son derece üst düzeye dönmüş durumda. Rusya ve ABD arasındaki mücadeleden, ABD olmazsa Rusya’dan destek gelir diye düşünüyor IKBY. Türkiye ve İran karşı çıksa da İsrail’den destek gelir diye düşünüyor ki Netanyahu açıkça referandumu destekliyor. Bölgeye belirsizlik hakim ve Barzani’nin bundan faydalanmak istiyor.
YÜZÜSTÜ BIRAKabilir
Irak Kürtleri daha önce ABD tarafından defalarca yüzüstü bırakılmıştı. Bu risk yok mu hala?
Her zaman var. Süreç tersine dönerse Amerika’nın dönüş yapacağını düşünüyorum. Ki önümüzde Irak seçimleri var. Irak’ta süreç yeni bir akım başlıyor. Arap milliyetçiliğini, liberal ve seküler politikaları ortaya çıkartan bir süreç. ABD’nin Bağdat üzerinde daha etkin rol oynamaya çalışacağı dönemle karşılaşabiliriz. Bağdat ABD için yeniden tercih olabilir.
Tercih edilen neden Barzani olmasın, 90’lardan beri yatırım yapıyor ABD?
Yetmez. ABD İran’ın etkisini kırmak istiyorsa Irak topraklarının 4’te 1’inde değil 4’te 3’ünde İran’ı engellemek ister. Barzani Suriye’de de İran kadar etkili değil. Bölgede aktörler yeniden şekilleniyor ve Barzani küçük kalıyor. Klasik sözdür, “Büyük oyunları küçük aktörlerle oynamaya kalkarsanız kaybedersiniz”. Kürtler bence bunu düşünmeliler.
ANKARA TUTARLIYDI
Bir de Türkiye gerçeği var. Bu bir risk değil mi?
Fazlasıyla. Barzani Türkiye için bölgesel yönetiminin güvenli liman olduğunu söyledi ama bunun için, o limandaki yönetime güvenmeniz gerekir. Barzani yönetiminin Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olduğunu biliyoruz. Bölgedeki bir nebze gelişmisliğe Türkiye’nin katkısını da. Türkiye Kürt bölgesel yönetimiyle ekonomi temelli bir politika izledi. Erbil ve Bağdat arasında bir tercih yapmadı. 2003 sonrası sürecin kendisine zararları olduğunu bilse de Irak’taki demokratik süreci destekledi. Sünnilerin siyasi sürece entegrasyonunu sağladı, Irak’taki gelişme ve kalkınmaya destek sağladı. Musul’daki tek diplomatik temsilcilik Türkiye’ninkiydi. Ama desteğin bir sınırı var. “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması”. Türkiye bu söylemden hiç vazgeçmedi. Hala da bunu tercih ediyor ve Barzani şu an bunu riske ediyor.
TÜRKMENLERİN HAKLARI
Barzani yönetimi Ankara için ne kadar güvenilir?
2013 seçimlerinde KDP yani Barzani’nin Resmi seçim şarkılarında ‘dört parçanın başkanı Mesud Barzani’ deniyordu. Barzani’ye yakın Rudaw televizyonu Kürdistan’da hava raporuna Diyarbakır’ı da koyuyorsa o güven nasıl sağlanacak? PKK üsleriyle peşmerge arasında 50-70 metre var? Sincar’da KDP ve PKK arasında ‘çatışmasızlık’ anlaşması var? Türkmenler Kürt bölgesinden ne kadar pay alıyorlar? Ne kadar özerkler? Hakları ne kadar sağlam? Hepsi problemli. Türkiye hep ilkeli bir tutum aldı. Barzani ise kumar oynuyor.
REFERANDUMUN HUKUKİ DAYANAĞI YOK
2005 Irak Anayasası IKBY’ye bağımsızlık hakkı tanıyor mu?
2005 Irak Anayasası’nda böyle bir madde yok. Barzani yönetimi uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkımızdır diyor. Parlamentomuz, seçimlerimiz var, referendum yapabiliriz diye başlattılar. Irak Anayasasında bölgelere tanımış haklar içinde de böyle bir hak yok. Biraz da bu boşluğu kullanıyorlar. Referendum kararı iç hukuk bakımından da legal değil. Çünkü Kürt bölgesinde parlamento çalışmıyor. Referendum için Irak Parlamentosu’ndan seçim yasası çıkartılması gerekiyordu. Barzani’nin başkanlığıyla ilgili meşruiyet problemleri var. Süresi Ağustos 2015’te doldu. 2013 seçimlerinde dendi ki 1) anayasa yazılacak 2) 2015’te yeni başkan seçilecek. İki süreç de tamamlanmadı. Parlamentodaki beş büyük partiden ikisi karşı, biri ana muhalefet.
TÜRKİYE’NİN YAPTIRIM ARAÇLARI ÇOK GÜÇLÜ
Türkiye Erbil yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirdi ama Irak’ın toprak bütünlüğünü de hep savundu. Geri adım atılmazsa Türkiye’nin tavrı ne olur? Ne olmalı?
Türkiye’nin çok güçlü yaptırım araçları var. Henüz kullanılmış değil. Şuan diplomatik ve siyasi çaba gösteriyor. Geri adım atılmazsa; Habur Sınır Kapısı kapatılabilir. Kapanırsa Türk firmaları ne yapacak deniyor? Firmalar uçakla taşır, devlet teşvik eder. Türkiye güçlü bir devlet ama Kürt bölgesi için Habur’un kapanması soluk borusunun kapanması demektir. Aylık 400 milyon dolar gibi bir gelir elde ediyor Barzani yönetimi. İki sene önce operasyonlar başladığında sınır kapısı 22 gün kapanmıştı ve bir şişe su 250 dinardan 1000 dinara çıkmıştı. Bu bile Kürt bölgesi için çok ciddi sıkıntı. İkincisi, Kürt bölgesi halen Türkiye üzerinden petrol satışı yapıyor. Gelirini Türkiye üzerinden sattığı petrolden sağlıyor. Türkiye Ceyhan’daki vanayı kapatırsa Kürt bölgesi ciddi gelir sıkıntısı yaşayacaktır.
Türkiye’nin siyasi hamleleri de olacaktır. KDP’nin Türkiye’de temsilcisi var, gönderilebilir. Erbil’e inecek uçaklar için Türk havasahası kapatılabilir. Türkiye Bağdat’ta daha yakın ilişkiler kuracaktır. Önümüzdeki süreçte İbadi Türkiye’ye gelecek, Bağdat’la ilişkiler geliştirilebilir. İran’la Türkiye’nin askeri işbirliği artabilir, belki ortak operasyonlar olabilir. Bir Sincan operasyonu neden düşünülmesin? Türkiye Bağdat’la aynı çizgide Kerkük noktasında. Sincar için de olabilir bu. Türkiye’nin araçları sınırlı değil ve caydırıcı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Kürt bölgesinin Türkiye’den başka çıkışı yok.
BAĞDAT’IN TAVRI NE OLUR?
“Kürtler baş belası oldu verelim gitsin’’ ile “burası Irak toprağı, niye verelim” şeklinde iki görüş var siyasetçiler arasında. Erbil Süleymaniye Dohuk dışında kalan tartışmalı bölgelerde Bağdat’a gönülden bağlı Türkmenler, Araplar, azınlıklar feryat ediyor. Bağdat’tan yaptırım bekliyor. Bağdat’ın en önemli yaptırımı bütçeyi kesmek. Türkiye lehine işbirliği geliştirilebilir, Kürt bölgesi bypas edilebilir. Askeri önlem de söz konusu. Bağdat İran’ı yanına çekebilir. ABD da İran’ı sınırlamak için Bağdat’ı daha fazla destekleyebilir”.
HALK “MAAŞLARI ÖDEYİN” DİYOR
“Bağımsız devlete kimse karşı değil ama şu an yönetim, ekonomi ve kurumsallaşma problem varken referandumun fayda değil Kürt bölgesine zarar vereceğini düşünüyorlar. Referendum için ciddi kaynak lazım. Halk diyorki “paranız varsa önce maaşlarımızı ödeyin”. Geçen sene okullar parasızlıktan dört ay geç açıldı. Para yok, parlamento kapalı, siyasi kriz var, savaş var. Peşmerge maaş alamadığı için silah bırakıyor. Halkı sıkıntılı ama dışarıya entegre olmuş, aşiret ya da parti liderlerinin söylemlerine eskisi gibi kanmıyor artık”.