Gökyüzünden meteor taşı düşse Erdoğan’dan bilenler var.
Onlar, dışımızdaki Erdoğanfobiklerdir.
Bir de içimizden birileri var ki onlar da bütün hataları ve yanlışları “Reis”e bağlamaya pek bir meraklılar. Diyelim ki ilk kurucu isimlerden bazıları partiyi terk mi edip gitti? Hemen parmaklarıyla Reis’i işaret ediyorlar. Varsayalım ki isimlerinin önünde eski Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan unvanı olanlar Erdoğan’ı siyaseten bitirmek için bir yeni parti kurmak için harekete mi geçtiler? Topu bir ağızdan şöyle diyorlar: “Reis dönüp kendine baksın. Partiyi bu hale o getirdi. Partinin fabrika ayarlarından saptı. Ortak akıldan uzaklaşıp tek adam olma yolunu seçti. Yaptığı yanlışlar ve hatalar bu kopmaları kaçınılmaz kıldı.”
Ne mantık ama değil mi?
Zor süreçlerde Reis’i yalnız bırakanlar, FETÖ ile aleni ve açık işbirliği yoluna gidenler, FETÖ ile amansız mücadele sürecinin başladığı 17/25 Aralık sürecini “yolsuzluk söylemi “ üzerinden kesintiye uğratmak isteyenler, FETÖ’nün yüce divan hamlesiyle Reis’in başını koparmayı amaçlayanların değirmenine “Yolsuzluk yapanlar babamızın oğlu olsa kolunu koparırız!” söyleminin arkasına kurnazca saklanıp su taşıyanlar, kendilerine makam verilmediği için Reis karşıtı bir pozisyona geçenler hiç kabahatli değil de Reis suçlu öyle mi?
Yazıklar olsun!
Kendi liderini “yolsuzluk kılıfı” üzerinden alçakça itibarsızlaştırıp devirmek isteyen FETÖ ile söylem birliği içine girenler, başka bir deyişle “Erdoğansız AK Parti!” kumpasının başını çekenler şimdi kılık değiştirerek yol kesmeye çalışıyorlar. İhanetlerinin hesabını vermek yerine utanmazca Reis’i fabrika ayarlarından sapmakla suçlayanlar bilesiniz ki ayarsızların önde gidenleridir. Reis makam verdiğinde çok iyiydi değil mi? Sanki bütün makamlar sizin için vardı. Kendinizi Allah’ın seçilmiş kulları olarak görürdünüz. En üst makamlara kadar çıkan sizdiniz. Çıktığınız makamlardan inmek zorunda kaldığınızda da tekrar parti genel başkanlığı ve dolayısıyla başbakanlık koltuğunun sizin için hazırda tutulmasını isteyen sizdiniz. Bir gün olsun bir başka kardeşinizi kendiniz için layık gördüğünüz makamlara layık gördüğünüz oldu mu? Hep “özgül ağırlık” edebiyatı yaptınız. FETÖ ile mücadele süreçlerinde “mağduriyet edebiyatı!” üzerinden FETÖ’cülere alenen arka çıktınız. İsim vererek kamuoyu karşısında Reis’i “tek adam! “ ve “diktatör!” diye suçladınız.
Dahası var ama bu kadarı anlayan için kafi.
Şimdi kalkıp Reis’i suçluyorsunuz. Kurucu baba ve büyük adam pozlarında yaptığınız şeye bakın! Sanki Reis’in en yakınında en tepe yöneticiler olarak bulunanlar siz değilsiniz gibi tüm yanlışları Reis’in üzerine boca ediyorsunuz!
Ne vakit ki makamlarınız gitti/bitti ve bir daha istediğiniz yeni makamlar verilmedi, işte o zaman kalkıp Reis karşıtı pozisyonlar ürettiniz. Şimdi de kalkıp medyadaki yandaşlarınız üzerinden tam da seçim arifesinde “Reis dönüp kendisine baksın!” yollu salvolarla hedef saptırıp AK Parti’nin ayağına çelme takmaya çalışıyorsunuz.
Bu yaptığınızın adı var da ben demeyeyim…
Yahu öyle bir yere savruldunuz ki Reis düşmanı uluslararası güç odaklarının ve içerideki işbirlikçilerinin safında kendinizi hizalandırdınız. Ne vakit kendi hatalarınızla/ihanetlerinizle yüzleşme yürekliliğini göstereceksiniz?
Gösteremezsiniz…
Kibriniz buna mani, bilirim.
***
Siz ihanetçilere Reis’i yedirmedik, yedirmeyeceğiz! Varın siz yeni makamlar için parti kurun, biz Reis’imizi makamlarınıza değişecek kadar hain değiliz. Reis sizin gibileri bize tercih etse bile biz Reis’i hiçbirinize değişmeyecek kadar çok seviyoruz.
Onu Allah için, davamız adına çok seviyoruz.
Bu millet 15 Temmuz’da Reis’i FETÖ ihanetine karşı nasıl sahiplendiyse 15 Temmuz’un devamı niteliğindeki yerel seçim kılıklı siyasi hamlelere karşı da sahiplenecektir. Sizin aleni ve gizli tüm ihanetlerinizi de Reis’in arkasında dimdik durarak boşa çıkartacaktır.