Darbe girişimi sonrasında Parti Meclisi’ni olağanüstü toplamayan Kılıçdaroğlu, ne hikmetse HDP’li vekiller tutuklanınca PM’yi alelacele toplantıya çağırdı.
PKK tarafından hendekler kazılırken, şehirler yakılıp yıkılırken siz hiç Kılıçdaroğlu’nun PM’yi olağanüstü toplantıya çağırdığını duydunuz mu?
Ne gezer...
Can alıcı iki soru daha:
FETÖ ve PKK terör örgütlerinin savunuculuğunu yapan Cumhuriyet yerine diyelim ki DEAŞ terör örgütünün propagandasını yapan bir gazetenin yazarları tutuklanmış olsaydı, acaba Kılıçdaroğlu aynı tepkiyi gösterir miydi?
Tutuklananlar DEAŞ yanlısı ve propagandisti vekiller olmuş olsaydı, Kılıçdaroğlu, “demokrasi elden gidiyor, tiranlık rejimi kuruluyor!” der miydi?
Aynı sorular ABD-AB cenabı için de geçerli.
***
Hiç kuşku yok:
Kılıçdaroğlu CHP’si, terör örgütleri arasında fark görüyor.
En fenası, FETÖ ve PKK terör örgütlerine arka çıkıyor.
Sanki bu ülkede darbe girişimi olmamış ve sanki PKK terör örgütü her Allah’ın günü can almaya devam etmiyormuş gibi, darbecilerle ve terörist unsurlarla hesaplaşmayı bir yana bırakıp Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti’ni doğrudan hedef alan hayasız saldırılarda bulunmak, gerçekte Kılıçdaroğlu CHP’sinin kimlerin projesi olduğunu gösteriyor.
PM bildirisi tam bir utanç vesikası.
Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanı’nı ve hükümetini, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerine arka çıkmakla suçluyorlar!
FETÖ’cü hainleri besleyip büyütenin Erdoğan ve hükümeti olduğu yalanı ile bir algı oluşturarak, darbe suçunu utanmadan Erdoğan ve AK Parti Hükümeti’nin omuzlarına yıkmaya çalışıyorlar!
Bu bildiri, gerçekte darbecilerin yanında kendini konumlandıran CHP’nin aynı zamanda terör seviciliğine de ibretamiz bir örnektir.
Cumhurbaşkanı’mızın şahsına yönelik söyledikleri tam bir ilkesizlik ve hayasızlık örneği...
Yalan ve çarpıtma üzerinden oluşturmak istedikleri algı, CHP’nin hangi üst aklın emrinde olduğunun da apaçık göstergesi.
CHP’nin geldiği nokta itibariyle ne kadar gayrı milli ve gayrı yerli olduğu gün gibi aşikar.
Pensilvanya’daki İblis’in siyasi ağzına dönüşmek, Kılıçdaroğlu’na doğrusu çok yakışıyor.
Diyetini böyle ödüyor besbelli.
FETÖ-PKK terör örgütlerini Türkiye’ye karşı kullanan malum devletlerin/güçlerin söylemleriyle, CHP bildirisinin muhteva olarak aynı olması elbette düşündürücüdür.
Kılıçdaroğlu kendi ülkesine bir Fransız, bir Alman gibi bakıyor.
ABD-AB Büyükelçileri ne diyorsa aynısını diyor.
Tıpkı HDP Eş Başkanı gibi iç savaş çığırtkanlığından medet umacak kadar ileri giden Kılıçdaroğlu CHP’sinin, terör seviciliği de artık giderek rahatsızlık veriyor.
***
HDP’nin sırtını dayadığı yer meğer sadece PKK değilmiş, asıl ABD ve AB imiş!
CHP’nin sırtını dayadığı yer de aynı merkezlermiş!
Yoksa birbirinin tıpkısının aynısı siyasetler izleme yoluna gitmezlerdi...
AB üyesi ülkelerin ilkesiz ve ikiyüzlü siyasetlerinin aynısını sergileyen CHP’nin, terör seviciliği ile demokratlığı nasıl yan yana getirebildiği ise manidardır.
Meclis’te HDP grup toplantısına katılarak terör örgütünün siyasi aparatına destek veren o büyükelçiler ne yapmak istiyorlarsa, CHP’nin de siyaseten yapmak istediği şey o.
İktidardaki AK Parti kapatılmak istendiğinde sesini çıkarmayan AB, şimdi HDP üzerinden demokrasi dersi vermeye çalışıyor bize, utanmadan...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken okuduğu bir şiir dolayısıyla hapse atılan Recep Tayyip Erdoğan’a ilgisiz kalan AB, şimdi HDP üzerinden seçilmişlerin hukuku diye bir söylem tutturuyor.
Başörtüsüyle seçilip gelen Merve Kavakçı’yı hatırlatalım isterseniz.
Başörtüsüyle girdiği Meclis’te Merve Kavakçı adeta linç edildi.
Sadece vekilliği düşürülmedi, adeta yok edilmek istendi.
Şimdi kalkmış Kılıçdaroğlu, efendileriyle aynı türküyü çığırıyor:
“Seçimle gelen, seçimle gitmeli!”
Recep Tayyip Erdoğan ve Merve Kavakçı seçimle mi gitmişti?
Kavakçı’ya “Burası devlete meydan okunacak yer değildir!” diyen senin partinin efsanevi genel başkanıydı ey Kılıçdaroğlu, ne çabuk unuttun!
Diktatör/Tiran arıyorsan kendi geçmişine bak.
Hem unutma sakın:
Demokrasilerde darbe ve terör seviciliği de suçtur.