Sevgili Arda... Sen artık olgunluk çağına erişmiş bir futbolcu iken, dünya devi Barcelona takıının futbolcusuyken, artık belirli olayları aşmış olman lazım. Durup dururken bir yıl öncesindeki bir olayı tekrar kaşıyarak gündeme oturtmanın ne alemi vardı!.. Aradan bir sene geçmiş, sen hala beyninde bu olayı taşıyorsan o zaman senden beklediğim olgunluğa erişemediğin görüntüsüdür.
Üstüne üstlük Bilal Meşe gibi düzgün bir gazeteci, yamuğu olmayan, kalemine sahip çıkan, böylesine bir adam ile olmayacak bir diyaloğa neden giriyorsun! Karşılıklı oturup tartışabilirsin... Ki o da bana göre yanlış... Ama küfür edip darp etmeye kalkışman, hiç kimse tarafından hoşgörü ile karşılanmaz.
Ben eski bir Fenerbahçeli futbolcu ağabeyin olarak, sen Galatasaray’da Atletico Madrid’te ve Barcelona’da oynarken en büyük destekçin ve taraftarın oldum. Yetmedi... Sen Türkiye’nin gururuyken, alkışlanan bir durumdayken böyle ufak hesaplar peşinde koşmanı hem yadırgıyor hem de seni kınıyorum.
Tecrübe ise tecrübe... Şöhret ise şöhret... Bunların yanı sıra servet ise servet... Ama görüyorum ki sen bunları taşıyamıyorsun. Üstüne üstlük Milli Takım kaptanlığı seviyesine gelmiş bir kişi olarak arkadaşlarına iyi örnek olmadın.
Önümüzde Kosova maçı var. Bu maça sayılı günler kala “Milli Takım’daki görevimi sonlandırıyorum” diyorsun. Hayır, sen sonlandırmadın. Senin Milli Takım’daki görevini, tanıdığım Fatih Terim ve Federasyon teşkilatı ile ilgili uçaktaki konuşmalarınla onlar sonlandırdı.. Kısacası Milli Takım’dan kovuldun kardeşim.
Hani bir laf vardır. Keskin sirke kedi küpüne zarar verir... Sen aynısının tıpkısını yaptın. Hem kendine yazık ettin, hem Milli Takım’ı şahsından mahrum bıraktın..
Bu yazıyı sana yazarken olağanüstü üzüntüler içindeyim. Ama yaptığın eylemde, babana bile olsa asla af müessesesi senin lehine gerçekleşmez.
Kısacası sana yakıştıramadım Arda.. Türk Milli Takımı’nı gereksiz yaptığın şu eylemle terk edip gitmen bile sana yakışmadı.
Belki bu satırlar sana ağır gelebilir. Bana da öyle geliyor. Ama ne yapalım ki senin yaptığın yanlışı hiçbir insan, hiçbir gazeteci, hiçbir kendini bilen kabul etmez.
Bundan sonrası için yolun açık olsun kardeşim. Bir nasihati, bin musibetten evla kabul et.