Maç öncesinde, bazı Fransız futbolcular; “Bu bizim intikam maçımız olacak” demişti. Konya yenilgisinin acısı yüreklerini o kadar dağlamış ki; üstümüze büyük bir baskı kurdular.
Biz, ilk 20 dakika içinde tam olarak soğukkanlıydık diyemem ama, panik içinde de hiç değildik. Ama 20 dakikanın sonrasında, yediğimiz yoğun baskı, bizi hem teknik hem psikolojik çözülmeye götürdü. Sadece Zeki-Merih-Çağlar üçlüsünün yoğun mücadelesi ve kalede Mert’in olağanüstü kurtarışlar yapması sayesinde, devreye 0-0 girebildik. Yoksa halimiz haraptı.
Griezmann’ın deli fişek dalışları, ortaları, paslari. şutları bizi epey terletti... Orta sahamız, ilerideki Burak Yılmaz’a top çıkaramadığı gibi, Fransızları ikinci bölge içinde sindirme ya da kontrol altına alma görevini bile yapamadı. Bütün yük savunma blokuna ve kalede Mert’e kalmıştı. İyi dayandılar.
***
İlk yarıda rakip ceza alanında hiç yoktuk... Uzun bir ortaya yetişmek isteyen Burak Yılmaz’ın, kaleci ile çarpışması dışında (Bırakın tehlikeli olmayı) varlığımız bile yoktu. Yediğimiz yoğun baskı, takım bütünlüğümüz de zedelendi. Dan-duna başladık.
0-0’I koruyorduk ama, aslında işler iyi gitmiyordu.
İkinci yarıya Hakan Çalhanoğlu desteği ile başladığımızda, ciddi anlamda rakip kaleye ilk sokulma girişimini yaşadık. Sonuç çıkmadı. İkinci atağımızda da, Burak mutlak bir golü atamadı. Çünkü kötü vurdu.
***
İkinci yarıda biraz atak ve cesurduk. Hele golü yedikten hemen sonra başlayan isyanımız, Kaan Ayhan’la çabuk ödüllendi. Zor geçen bir geceden beraberlik çıkarmamız, harika... Güç oldu, ama oldu. Mehmetçiklerin şerefine, sağolun çocuklar.
Euro 2020 finalleri, bizi bekle; geliyoruz.