FETÖ ile mücadelenin adil ve vicdani ölçülerde yürümesi çok önemli. Bu dönemde yeni mağdurlar oluşturmak FETÖ’ye can simidi uzatmaktır.
Daha OHAL ilanından üç gün sonraki yazımın başlığı, “AK Parti dahil hiçbir yerde FETÖ’cü bırakmayın ama mazlum ahı da almayın”dır.
Başbakan Binali Yıldırım 8 Eylül’de valilere, “Kılı kırk yarın, kriz masaları kurun, kimseyi mağdur etmeyin” dedi.
Oysa bendenizin “İllerde FETÖ mağdurları masası kurulmalı” başlıklı yazım 3 Ağustos’ta yayınlandı.
“Ben demiştim” derdinde değilim, mağduriyet konusundaki hassasiyetimizi vurgulamaya çalışıyorum.
Elbette ateş düştüğü yeri yakar. Bu hainlerle hiçbir ilgisi olmadığı halde işinden gücünden olup, üstüne üstlük bir de “FETÖ’cü” damgası yiyenler ne dese haklıdır.
Ve her ne kadar bu mücadele şimdi daha itinalı yürütülüyor ise de “Hiç hata yapılmıyor” demek mümkün değildir.
Ama...
Kaş yapalım ama göz yerinde kalsın
Son günlerde bu mesele çok çirkin bir istismar kampanyasına malzeme yapılmaktadır.
Asıl mağdurlar “Bu mücadele zaafa uğramasın” diye sabırla sonuç beklerken, hiçbir mağduriyeti olmayan, tam aksine bütün bu olup bitenlerin vebalini taşıyan kumpasçılar sürekli mağdur rolü oynamakta, medya ve siyasetteki FETÖ müttefikleri de bu istismarın çığırtkanlığını yaparak ortalığı karıştırmaktadır.
Hedef, Olağanüstü Hal’in kaldırılmasını sağlamaktır.
Lafı dolaştırmayı hiç sevmem, bu operasyona destek vermek FETÖ hıyaneti ve PKK terörü ile mücadeleyi engellemektir.
Özellikle asıl mağdur kardeşlerimin bu süreçte çok dikkatli olmasını tavsiye ediyorum.
Çünkü sizi mağdur edenler bu mağduriyetinizi kullanarak aklanma peşindedir.
Sizden boşalan kadrolar, size bu acıları çektirenler tarafından doldurulmak isteniyor.
Bu yapının 40 yıllık tarzı budur.
***
İslam dünyasında başlayan uyanışın birlik ve beraberliğe dönüşmesini istemeyen Haçlı ittifakı ve içerideki taşeronlarının zihniyeti, 14 Temmuz’da neyse, 16 Temmuz günü de odur. Hatta bütün ince hesap ve derin planlarına rağmen bu uyanışın liderini 15 Temmuz’da bertaraf edemedikleri için kin ve nefretleri daha da artmıştır.
Kısa bir süre “Darbeye karşıyız” takıyyeleriyle durumu idare edenler tekrar sahneye dalmış ve ihanet planı kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır.
OHAL’ın kime zararı var?
Elinizi vicdanınıza koyup cevap verin; bu uygulamayı hayatında hisseden bir kişi var mı?..
Haa elbette var!
FETÖ’cüler ve yandaşları...
O halde bu ihanet şebekesinin kökünün kazınması mesela Sayın Kılıçdaroğlu’nu niye rahatsız etti ki bu mücadeleye karşı kampanya başlattı?
“Mağdurlar...”
Onu konuştuk, böyle bir mücadele “sıfır hata” ile yapılamaz. Önemli olan gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve yine de ortaya çıkacak aksaklıkları gidermek için çaba sarf edilmesi.
Devlette bu duyarlılık biraz gecikmeli de olsa oluştu.
Her şeye rağmen bu aksaklıkların asgariye indirilmesi için hepimiz çaba sarf edelim.
Ama “Bu mağduriyetlerin asıl kaynağı olan OHAL kaldırılmalıdır” diyenler kesinlikle art niyetlidir.
Çünkü şu anda “OHAL kalksın” demek, “Bütün millet, bütün Türkiye hatta bütün İslam coğrafyası mağdur olsun” demektir.