ABD Başkanı Donald Trump, “PYD’ye ağır silah verilmesi” kararından hemen sonra, kendisinin Rusya ilişkilerini araştıran FBI Başkanı’nı kovdu.
ABD medyası kovulmayı, Başkan Richard Nixon’ın Watergate Skandalı’nı soruşturan savcıyı görevden alma girişimine benzetti.
Ancak, ertesi gün 10 Mayıs 2017’de Trump’ın Beyaz Saray’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’u kabul etmesi,‘Nixon dönemi’ benzerliğinin daha fazla olduğunu gösterdi.
Ertesi günün gazeteleri Trump’la Lavrov’un samimi fotoğraflarını manşete taşırken, haberin giriş cümlesi dikkatli gözlerden kaçmadı: “Dün önce ABD dış politikasının duayeni ve Rusya konusunda akıl hocası Henry Kissinger’ı ağırlayan Trump…”
Benzerlik Rus ziyaretçilerle de sınırlı değildi.
Kissinger, parlak bir Harvard’lı olarak Nixon’un seçildiği 1969’da Ulusal Güvenlik Danışmanı, 1973-77 yılları arasında da Dışişleri Bakanı oldu. ABD, SSCB ve Çin’le ayrı ayrı yumuşama politikası yürüterek ‘komünist blok’u kırmayı, komünizmin Batı’ya ve Latin Amerika’ya yayılmasını önlemeyi hedefledi. Nixon, 1972’de önce Pekin’i ziyaret ederek ‘Tek Çin’ konusunda söz verdi, ticaret anlaşmaları yaptı. Ardından Moskova’yı ziyaret eden ilk ABD Başkanı oldu; ertesi yıl da SSCB Lideri Leonid Brejnev’i Washington’da ağırladı. Sonraki yıllarda iki ülkeyi ayrı ayrı idare etmenin sonuçlarını aldı. Vietnam’da, Şili’de sosyalist Salvador Allende’nin General Augusto Pinochet tarafından devrilmesinde vb.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı da Kissinger döneminde oldu. NATO müttefiki ABD, Türkiye’ye ambargo uyguladı!
Nixon benzerliği, önceki Başkan Barrack Obama döneminde de yapıldı. Türkiye-Rusya arasındaki uçak krizinde ABD ve NATO desteği zayıf kaldı, ABD Suriye’de Rusya’yı destekledi, PKK/PYD/YPG konusunda benzer dili konuştu.
Bugün de ABD, YPG konusunda Rusya ile benzer noktada. Trump, Çin’le serbest ticaretin zararlarından söz ediyor; Tayvan lideriyle konuşarak ‘Tek Çin’ politikasının değiştiğini söylüyor; buna karşılık Rusya’ya sıcak mesajlar gönderiyor.
Aynı süreçte Latin Amerika’da sosyalist yönetimler ‘halk hareketleri’ ile devrilmeye çalışılıyor!
Anlaşılan Nixon politikalarında değişen sadece Rusya ve Çin’in rolleri. Zira Rusya artık bir ‘komünizm tehdidi’ yaratmıyor, oysa Çin bir ‘ekonomik tehdit’ yaratıyor.
Belki burada, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin 20 Ocak 2017’de Rudaw haber kanalındaki sözlerini hatırlamak da gerekir: “Bana öyle geliyor ki ABD ve Rusya arasında bir ittifak var. Bir bölümünde Türkiye, İran veya Ürdün ve Irak bulunabilir. Ancak kimse detaylarını bilmiyor.”
Dönelim Kissinger’a.
Halen 95 yaşında olan Kissinger, geçen yıl 3 Şubat’ta Moskova’daydı. Russia Today, görüşmeyi, “Putin, eski dostu Kissinger ile görüştü. Zaten sürekli irtibat halindelerdi” diye duyurdu. Yani ilk görüşme değildi.
Daha fazlası için Kissinger'ın, aynı günlerde The Atlantic’te yayınlanan sözlerine başvurabiliriz: “Rusya ve ABD’nin, Ukrayna ve Suriye konusunda işbirliği yapması gerekir.”
Sanırım biraz fikir veriyor.
***
ABD ve Rusya arasında yeni bir ‘Nixon dönemi ilişkisi’ varsa, Suriye’de hem ABD hem Rusya hem de Türkiye’nin çıkarları nasıl örtüşebilir?
Bugüne kadar ciddi bir örneği yok ‘üçlü kazanç’ın.
Yine Kissinger’dan gidersek;
Türkiye’de de şubesi bulunan Center of Foreign Relations (CFR) Başkanı Richard Haass, Trump’ın PYD kararından sonra Twitter’da “Erdoğan ziyaretini iptal ederse büyük bir kayıp olmaz” mesajı yayınlamıştı. Terör örgütü FETÖ yanlısı yayınlar da aynı yöndeydi.
CFR, Kissinger’ın Dışişleri’nden ayrıldığı 1977’de başkanlığına geçtiği ve halen onursal başkanı olduğu kurum.
Yani;
Politikayı yapan Beyaz Saray değilse, Türkiye ‘başının çaresine bakmayı’ düşünmekte geç bile kalmış olabilir.
***
Bu arada;
Hatırlayacaksınız, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, 5 Ocak 2017’de Twitter hesabından #TürkAmerikanDostluğu etiketiyle Nixon-Başbakan Nihat Erim fotoğrafı paylaşmıştı. Bu paylaşım, Erim’in 19 Temmuz 1980’de suikast sonucu öldürülmesi ve ardından 12 Eylül darbesinin olmasını akla getirmiş, Başbakan Binali Yıldırım da ‘zevzeklik’ tepkisini göstermişti.
Bu mesaj bir suikast ve darbe mesajı mıydı, yoksa (belki onunla birlikte) bir ‘Nixon dönemi’ mesajı mı?
Gazetecilikten bu kadar; daha ilerisi uzmanların işi.