Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Fethullahçı Terör Örgütü hakkındaki tespitini hatırlayalım: “Suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden…”
FETÖ hakkında yukarıdaki tespitin yer aldığı rapordaki şu ifâdeleri de unutmayalım: “Örgütlü olarak yargı içerisinde yuvalanan, kendinden olmayan herkesi düşman kabul edip kullanamadığı kişileri de düşman sayan, örgüte boyun eğmeyenleri ve farklı düşünen herkesi düşman görüp hedef hâline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarının hedefi haline getiren…”
HSYK’nın mezkûr raporu FETÖ’nün yargıdaki örgütlenmesini tüm açıklığıyla anlatıyor, teferruatını merak eden internetten okuyabilirler. 2 yıldır HSYK’nın FETÖ raporuna bu köşede defaatle dikkat çekmeye çalıştım. Bu raporun gereği yapılmalı ve FETÖ’nün hukuk yoluyla mağdur ettiği insanların haklarının geri iade edilmesi gerektiğini yazdım. Lâkin Ergenekon ve Balyoz darbe davalarından müebbet hapis cezası alan sanıkların tümüne cezaevi kapıları açılırken gerçek mağdurlar hâlâ içeride veyahut içeriye girmek üzereler.
FETÖ kumpasıyla cezaevine girmek üzere olanlara haftabaşı yeni isimler eklendi. HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcılarından Sait Şahin, M. Bahattin Temel ve gazeteci Fikret Gültekin. HÜDAPAR Genel Başkanı İshak Sağlam Diyarbakır İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında Yargıtay tarafından onanan cezalar hakkında şu bilgileri verdi: “2011 yılı başında on yıllık tutukluluk süresi dolduğu için bazı şahıslar tahliye olmuştu. Bu şahısların yurt dışına çıkmalarına yardımcı olanları bildiren imzasız sözde ihbar maillerinin emniyet birimlerine gönderildiği iddia edilmişti. Kanaatimizce bizzat emniyet içindeki bazı unsurlar tarafından tertip edilen bu isimsiz ihbar mailleri gerekçe gösterilerek Genel Başkan Yardımcılarımız Sait Şahin ve Mehmet Bahattin Temel ile Gazeteci Fikret Gültekin hakkında yapılan yargılama sonucunda yasadışı örgüte üye olmak suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarına karar verilmişti.”
HÜDAPAR Genel Başkanı’nın şu sözüne dikkat: “Bu arkadaşlarımız hakkında işlemleri yürüten kolluk görevlilerinin neredeyse tamamı FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle meslekten çıkarılmış, bazıları halen tutuklu olarak yargılanmaya devam ediyor.”
İsimsiz ihbar mailleriyle başlayan, polisinden savcısına ve mahkumiyet kararı veren mahkeme heyetine varana kadar hepsinin FETÖ mensubu olduğu ortaya çıkmış bir davadan hâlâ birileri ceza alabiliyorsa vah ki vah!
Bir başka isim, işadamı Galip Öztürk. FETÖ’nün isteklerine boyun eğmediği için tutuklanan, sonra serbest bırakılan Öztürk hakkında Yargıtay mahkûmiyet kararını onadı!
Gerek HÜDA PAR gerekse Galip Öztürk gibi FETÖ’ye karşı amansız mücadele verenler zindanlara atılırken FETÖ’nün finansörü işadamı hakkında “soruşturmaya gerek yoktur” kararı verilebiliyor.
Neler oluyor, biri anlatabilir mi!..