ABD, Türkiye’nin Afrin operasyonu için “endişeliyiz!” diyor.
Sana ne?
Suriye senin neyin olur?
Neymiş efendim, “PKK terör örgütüne yönelik operasyon DEAŞ’la mücadeleyi zayıflatırmış veya sahada yeniden DEAŞ’ın güçlenmesini sağlarmış!”
Yalanın batsın...
Şimdi cevap ver!
Suriye senin komşun ve DEAŞ da topraklarını bölüp parçalamak amacıyla on yıllardır senin ülkene karşı terör uygulayan bir örgüt olduğu için midir ki yanıbaşında DEAŞ’ın devletleştirilmesi senin için tehdit oluşturuyor?
O yüzden mi Suriye’de bulunuyorsun?
Yok!..
Ne Suriye senin sınır komşun ne de DEAŞ on yıllardır topraklarını bölmek için kanını döken bir terör örgütü...
Eğer öyle olsaydı, uluslararası hukuka dayanarak hem sınırlarını korumak hem de devletinin ve milletinin bekasına yönelmiş bir terör tehdidini bertaraf etmek için gereğini yapma hakkına sahip olurdun.
Ama sen ta okyanus ötesinden kalkıp geliyorsun...
Sırf kaba gücün var diye istediğin gibi at koşturuyorsun.
Gerekçen ise DEAŞ terörünü bertaraf etmek.
Peki DEAŞ terörünü bertaraf etmek için NATO müttefiki olan dost bir ülkenin, Türkiye’nin on yıllardır kanını döken Marksist-Stalinist bir terör örgütüyle iş tutman mı gerekiyor?
Türkiye devletinin ve milletinin amansız düşmanı olan bir terör örgütünü kendi kanatlarının altında devletleştirmek de neyin nesi?
Kendi gücünle DEAŞ’ı yenemeyeceğine inanıyorsan, acizsin...
Yok, bilerek DEAŞ bahanesiyle PKK’yı Erdoğan liderliğindeki Türkiye’yi parçalayıp zayıflatmak için kullanıyorsan, dost değilsin...
Bak bugün DEAŞ ile PKK Türkiye’ye karşı bir safta...
DEAŞ’ın Rakka’dan elini kolunu sallayarak ayrılıp gitmesine, yani Türkiye’ye karşı savaşmak koşuluyla salıverilmesine bizzat sen izin verdin.
PKK bu tahliye işleminin sadece görünürdeki piyonuydu.
Sahi Musul ve Rakka’da üs kuran o azılı DEAŞ militanları şimdi nerdeler?
DEAŞ tehlikesi bittiyse, PKK’ya DEAŞ’la mücadele için verip toplayacağını söylediğin o silahlar bugün niye Türkiye’ye karşı kullanıldığında sesin sedan çıkmıyor?
Bak o roketlerden biri camide namaz kılan sivil vatandaşlarımızın üzerine düştü.
Ama nedense bu durum seni hiç endişelendirmiyor!
Cümlenizin “Aman siviller zarar görmesin!” yalanına bürünmüş PKK hamiliğiniz batsın!
DEAŞ tehlikesi bitmediyse, niye DEAŞ’la savaşmıyorsun ey Amerika?
Herkesin asıl DEAŞ tehdidine karşı odaklanması gerektiğini söylüyorsun da sen niye Rakka’daki DEAŞ’lı teröristlerin tahliyesine izin verdin?
Tekrar yakalayıp öldürmek için mi?
Hiç gülesim yoktu...
Erdoğan liderliğindeki Türkiye’ye yönelik niyetinin farkındayız.
FETÖ üzerinden ne yapmak istediysen, PKK üzerinden de onu yapmaya çalışıyorsun.
DEAŞ bahane!
Yol yakınken, sana da kaybettirecek bu yanlış politikalarından vazgeç diyoruz.
***
Menbiç için kaygılıyız demişsin.
Asıl biz senin politikalarından kaygılıyız, bilesin.
Ne dost gibi davranıyorsun ne de sözünde duruyorsun...
Hani Menbiç DEAŞ’tan temizlenirse, PKK geldiği yere geri dönecekti.
Rakka için de aynı şeyi demiştin.
Bak her iki yerde de PKK bayrakları dalgalanıyor.
Sen sözünü böyle mi tutarsın ey Amerika!
Asıl biz senin bu politikalarından endişeliyiz.
Dostluk adına kaygılıyız.
Çünkü herkes bilir ki bu yapılıp edilenlerin hiç birine dostluk denmez.
Unutma, Suriye bizim sınırdaşımız ve PKK bizim kanımızı yıllardır döken acımasız bir terör örgütü...
Bizim Afrin ve Menbiç’te olmamız terör tehdidini bertaraf etmek için uluslararası hukukun bize tanıdığı meşrû bir haktır.
Peki sen hangi hakla orada bulunuyor ve bir terör örgütüne hamilik yapıyorsun? “Kendi hukukumu da kendi meşruiyetimi de kendim belirlerim” diyen tavrın bilesinki asıl endişenin kaynağını oluşturuyor.
***
Üyesi olan ülkenin sınırlarını korumak için hiçbir adım atmayan NATO’nun “orantılı ve ölçülü olun!” uyarısını da manidar buluyoruz.
Aynı uyarıyı ABD için yapmayan NATO merak buyurmasın: Terörle mücadele konusunda ABD’nin kullandığı ölçülerin çok gerisindeyiz...
Ölçüsüz ve orantısız kaygı ifadeleriyle terör örgütlerine kalkan olanlar bilsinler ki Türkiye terör örgütleri üzerinden kendisine boyun eğdirilecek bir ülke değildir.
Topunuz birden yettiniz gayrı!