AK Parti’deki yenilenme süreci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Metal yorgunluğu” söyleminden hemen sonra başlamıştı ama yukarılara çıktıkça daha çok konuşulur oldu.
Bu süreç devam edecek. Belki de 2019 yaklaştıkça daha da sancılı hale gelecek.
Herkesin malumudur ki, iktidarlar yıpratıcıdır. Gelmek mi zor, kalmak mı; tartışılır.
Bu da ancak siyasetçilerin; başlangıçtaki niyet, samimiyet ve ilkelerini, makam ve mevkilere geldikleri zaman da sonuna kadar muhafaza etmeleriyle mümkündür.
Bu bakımdan, uzunca bir süredir iktidarda kalmayı başaran AK Parti’nin yıpranma oranı da doğal olarak oldukça yüksektir.
Buna ilaveten, 2019’da mevcut partileri geçen değil, yüzde 50’nin üzerinde oy alan kazanacaktır.
Yani, Kılıçdaroğlu’nun beceriksizliği artık AK Parti’yi kurtarmayacak, kazanmak istiyorsa başarılı sonuç alması gerekecektir.
Görüldüğü gibi 2019’da işi en zor olan AK Parti’dir.
Muhalefetin işi kolaydır. Hele “Ekonomiyi de, terörü de 4 (yani 5:) yılda çözerim” diyen bir muhalefetiniz varsa Allah yardımcınız olsun.
Bütün bunları, “Ben yüzde 50 oy almanın ne kadar zor olduğunu 10 Ağustos 2014’te ve 16 Nisan 2016’da gördüm” şeklinde dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun için, 2019’daki zorlu yolculuktan önce bu güncellemeyi yapmaya çalışıyor.
Siyaset zor zanaat...
Siyaset gerçekten son derece meşakkatli ama o kadar da değerli bir meşgaledir.
Ülkeye hizmetin en belirgin yoludur. Ama asla bir “meslek” olarak görülmemelidir.
Çünkü hayatını kazanmak için siyaset yapılmaz. Tanıdığım erdemli siyasetçiler genellikle aktif siyaset döneminde maddi bakımdan geri gitmişlerdir.
Zaten, siyasete “para kazanmak, köşe dönmek” niyetiyle giren, daha baştan yanlış başlamış demektir.
Elbette siyasetçinin de kariyer planının olması doğal hatta zaruridir. Ama asıl bu, her şeyden önce geliyorsa durum vahim demektir.
Ayrıca, kariyer yolunda durağa gelenler de inmesini bilmelidir.
Göreve davet edilmesini “Çok isabetli” bulurken, teşekkür edilmesini, “Çok yanlış bir karar” olarak değerlendirmek, başlangıçtaki ilkelerin oldukça yıprandığını gösterir.
İnsanın ‘imtihan’ı, ‘imkan’ı nispetinde zorlaşır. İnsanın kalitesini, ‘güçlü’ olduğu zamanındaki davranışları belirler.
Onun için siyasete adım atılan zamanki tevazu ve dürüstlüğün, iktidar dönemlerinde de aynen muhafaza edilebildiği zaman değerlidir.
Siyaseti AK Parti zorlaştırdı
Önceki yıllarda ülkede altyapı problemlerimiz yoğun olduğu için vatandaş, belediye başkanını, kendisine nasıl davrandığıyla değil, evinde suyun akıp akmadığıyla değerlendiriyordu.
Ama Türk seçmeninin standardı da beklentisi de değişti.
Özellikle yerel seçimlerde, siyasetçilerin bireysel kalitesi ciddi kriter haline geldi.
Bütün bu risklerin yanı sıra en büyük avantaj da yine AK Partili siyasetçilerin.
Zira, bahsettiğimiz birey endeksli siyasette bir başarı abidesi olan çok çarpıcı bir örnek var.
Kaldı ki, lidere samimi sevginin alameti, ona benzemeye çalışmaktır.
Ülkeyi hem en kritik badirelerden selametle geçiren hem de hayal edemeyeceğimiz seviyelere getiren AK Parti’de siyaset yaparak bu onura ortak olanlar, şimdi de milletin ümidini muhafaza vebali ile karşı karşıyadır.
Elbette zamanı gelince iktidar el değiştirmelidir. Ülkemiz, AK Parti hizmetlerine de, ‘yeni bir parti’ ile kavuştu.
Ama bugün ortada böyle bir alternatif yok. Kimse “Denemeden bilemezsin” demesin. Deneme tahtasına döndüğümüz yıllarda çok şey öğrendik.
Onun için, leş kargalarının etrafımızda dolaştığı bir dönemde, bireysel hata ve hırslarının faturasını bu millete ödetenler, tarihimizin kara sayfalarında “siyasi darbeciler” başlığı altında yerini alacaktır.