Galatasaray maçın başında bir gol attı, ardından Alanya kendi kalesine atarak, rakibine bir de bonus verdi. Skorun 2-0 olması, rahat bir maç müjdesi veriyor derken; Alanya tabelaya/G.Saray’a/kaderine isyan bayrağı kaldırdı. Öyle ki; 5 dakika içinde üst üste bulduğu 4 kritik pozisyonla, ecel terleri döktürdü. Kalede Muslera olmasa, çimler ağlaylacaktı...
Alanya, alana yayılışı ve oyun kurgusu ile maçın aktif/etkili/yetkili tarafıydı. İlk yarıda önde olan belki Galatasaray’dı ama, önde olması gereken evsahibi gerçeği vardı ortada... Sarı-kırmızılılar aslında kötü değildi. Fakat şaşkın ve olanlara karşı hazırlıksızdı. Bu da oyun düzenlerini olumsuz etkiledi. Alanya’nın kendi kalesine attığı gol ve Muslera’nın kurtarışları; G.Saray’ın imdadına yetişen faktörlerdi. Yoksa hali dumandı...
***
Renkli saçlı Fernandes, dar alanda seri/keskin/verimli çalımlarıyla resmen şov yaparken; uzaktan attığı kavisli gol, karizmatik bir futbolcuya ait yerleşik özelliklerdi. Ben çok beğendim. G.Saray’ın canını sıkan adamdı.
İkinci yarıda Galatasaray’ın etkili olduğu anlar vardı (Hatta mutlak bir gol kaçırdı) ama; hiçbir zaman oyunun hakimi olamadı. Alanyaspor, “Kendi çöplüığümde başka horozu öttürmem” diyordu.
Serdar Aziz’in rakibin önündeki topa kontrolsuz güç kullanarak yeltendiği müdahale, açık bir penaltıydı.
***
Beraberlik golünden hemen sonra Alanya mutlak bir fırsat yakaladı, bu kez kaleci Muslera penaltı yaptı ama; hakem “Daha önce ofsayt vardı” diye oralı bile olmadı. Halbuki, ofsayt yoktu... Kıl payı, devam kararı olması gerekiyordu... Galatasaray’ı ilahlar koruyordu. Zor sıyırdı.